“Tampon tampona rekabetten inanılmaz zevk alıyorum”

2023 Türkiye Pist Süper Grup Şampiyonu Metin Çalışkan’ın hedefi, bu sezon on yarışta da kazanarak 10’da 10 yapmaktı. On yarışın onunda da finiş gördü. İşin püf noktası, damalı bayrağı görmek ise ve on yarışın onunda da bayrağı gördü, on yarıştan da puan aldı. Ama 10 yarıştan 9’unda podyumda bitirdi ve kupa aldı, sadece 1 kupayı kaçırdı. O da aklında kaldı ve alacağını seneye devretti. Körfez Yarış Pisti’ndeki 4’ncü yarış haftasının 2’nci yarışında, pistte herkesin de bildiğini düşündüğü ufacık bir çukur vardı. Turlarda zaman zaman ona düşülebiliyordu. O yarışta, oraya sağ tekerleğini düşürdü. Arabasının ön takımında bir darbe aldığını düşündü, inanılmaz bir titreşim hissetti. Pirelli virajında ise inanılmaz bir vibrasyon hissetti. Sağ lastiği patlamış gibi geldi ve lastiğin patlamış olabileceğini ve hemen serviste ilgilenmeleri gerektiğini düşündü.

İlginç olan, virajı dönerken sıkıntı hissederken, virajdan sonraki düzlükte sorunsuz gidiyordu. Düşündü, herhalde yanlış anlamıştı. Ardından start düzlüğüne çıkılan sağ virajda yine benzer sıkıntı hissetti ve pit’e girip kontrol ettirmek istedi. Pit’te 15-20 saniye kalacaktı, ama pist yarışında bu zaman büyük bir farktı. Üstelik pit’e girip çıkış ile birlikte 40-45 saniye zaman kaybı demekti. Bu kadar süre kaybettikten sonra ise farkı kapatma şansı olmayacaktı. Pit’e girdi ama yapılan kontrollerde sorun görülmemesi üzerine yarışa geri döndü, ancak oyarışı 4’ncü bitirebildi ve bir tek o yarışta kupa almadı.

 Bu sezon hangi yarış sonrasında şampiyonluğu kazanacağını hissetti sorulduğunda ‘İnanılmaz güzel bir soru ama cevabı var mı bilmiyorum!’ dedi, samimiyetle. Sezonun ilk haftasının ikinci yarışında startta büyük bir kaza olduğunu anımsattı. Kendisi ile ilgisizdi ve arkasında olan bir kazaydı, fakat 40 cm farkla kendi Opel’i de temas yaşadı ve pist üstünde spin attı. Aldığı darbe sonucu Opel’inin dingili yamulmuştu ve yarışabilecek durumda değildi ama bu arada pistte kırmızı bayrak çıkmıştı.

O kazada 3-4 araba çekici ile pist dışına alınacak durumdaydı fakat kendi arabası yürür haldeydi. Pit’e geldi, yaklaşık on dakika içinde arabayı yarışabilir hale getirebildiler. Yakın rakiplerinin nerede ise hepsi yarış dışı kalmışlardı. O an güzel bir motivasyon oldu. Pit’teki komşu garaj, Bitçi Racing, kendisi için adeta seferber oldu, İbrahim Okyay’ın talimatıyla kendi mekanikleri ile beraber arabaya giriştiler ve on dakika içinde arabayı düzelttiler. Katkıları büyük olmuştu ve onlara bir kez daha teşekkür etti.

İlk ayakta sonundaki puan durumunda süper grup lideri olarak açıklandı. Sonrasında ise liderliği hiç bırakmadı. Beş ayakta hep liderdi. 3’ncü olduğu o yarışta aldığı puanlar da çok değerliydi. İzmir’deki yarışlarda, Körfez’dekine göre daha büyük başarılar elde ettiğini düşündü. Opel’inin özenerek hazırladıklarını ve çok uğraştıklarını anımsattı. Körfez’de arabayı ön plana çıkarabilecek virajlar yoktu, sadece tempo pistiydi. Farklı otomobillerde her pilot, birbirlerine daha yakın zamanlar çıkartabiliyordu. Farkı ise İzmir’de gösterdi ve İzmir’deki yarışlar sezonda belirleyici oldu.

İzmir’deki yarışlarda çok keyif aldı, çok güzel yarışlardı. Sezonda 21 puan farkla şampiyon oldu. Puan farkları rahatlatmıştı, çünkü başarı başarıyı getiriyordu, başarı ise özgüveni ve peşinden tekrar başarı geliyordu. Burada güzel bir sarmal vardı. Arkasına aldığı bu rüzgârı güzel kullandı. Hangi pist daha keyif veriyor, hangisinde kendisini daha iyi hissediyor diye sorulduğunda cevabı İzmir oldu. Çünkü, kombine virajların ve aynı tur içerisinde çok sert frenlerin olduğu ve de hata yapmak kadar iyi bir pilotun kendisini göstermesine de çok müsait bir pist olduğunu düşündü. Bu yüzden de İzmir pistini çok sevdiğini ve İzmir pistinde araba kullanmaktan çok keyif aldığını söyledi.

 Bu sezon pistteki süper grupta rekabet çok güzeldi, ciddi çekişmeli yarışlar olmştu. Türkiye 2’ncisi Azizhan ve 3’ncü olan Ömer de çok güzel işler başarmışlardı. Açık puan farkıyla ipi göğüslemesinin bir sebebi de iki rakibi arasındaki çekişmeydi. Onlar birbirlerini çok yavaşlattılar. Bir yarışta biri, diğer bir yarışta diğer puan aldı veya problemler yaşadılar. Genelde mücadeleler çok güzeldi. Ümit Ülkü de sezona güzel başlamıştı. Takım olarak ilk başlarda güzel işler yaptıklarını düşündü, ama Ümit, birkaç talihsiz problemler yaşadı, arabasının hazırlanmasıyla ilgili. Üstüne bir de bir kaza yaptı. Sonrasında arabasını yetiştirmek, adapte olmak kolay olmayacağı için, bir noktadan sonra sezonu takip etmeme kararı verdi. Birlikte bitirmeyi çok isterdi ve bu durum kendisi için de üzücü oldu.

 Sadece pistte yarışıyor olmasını omuz omuza mücadeleyi sevmesi ile açıkladı. Tampon tampona gitmezse sıkılıyordu. Bazı yarışları vardı, ki özellikle İzmir’de, lider başladığı ve 25-30 saniye farkla 1’nci bitirdiği. Rakipleriyle sıkı rekabet etmediği bir yarış çok değerli puanlar kazandırıyor olsa bile keyif alamıyor, 20 tur kendisi için bitmiyordu. Oysa bir yarışta 6’ncı başlayıp 3-4 veya 1 bitirmiş olmak, eğer ki önünde veya arkasındaki rakiplerle mücadele içinde olması halinde daha cazipti. Bir hata yaptığında geçilsin veya kendisi atak yapıp geçsin. Bu rekabetten inanılmaz zevk alıyordu.

Sporun diğer branşlarına karşı da son derece saygılı ama rallide veya tırmanmada rakibi yanında görme şansı yoktu. Tüm disiplinlerde zamana karşı yarışılıyor olsa bile O’nun tarzı değillerdi. Pistte hem kendisini çok iyi hissediyor hem başarabileceğini düşünüyordu, pistte her şey tam da istediği gibiydi. Rallinin etaplarını, bu anlamda, çok yorucu ve zor görüyordu ve rallicilerin çok zor bir iş yaptıklarını düşünüyordu. Rallilerin çoğu toprak etaplarda geçmekteydi. Pist, işin daha rahat kısmında gibi görülebilirdi, ki gerçekten de öyledi. Turunu atıyor, geliyordu garajına, daha sistematik ve daha az tehlikeli görüyordu ama pisti seçmiş olmasının tehlike derecesi ile ilgili olmadığının üstünü çizdi. En büyük neden, tempon tampona mücadelelerdi.

Sezonun en keyif aldığı ve en keyifsiz yarışları hangileri diye sorulduğunda tereddütsüz en keyifsiz yarış olarak 3’ncü ayak 2’nci yarışı gösterdi. Lastik patlaması olarak algıladığı ama farklı bir arızadan dolayı pit’e girmek zorunda kaldığı için bu sezon ilk ve tek podyumu kaçırdığı o yarışta tekrar piste çıktığında önünde ve arkasına yakın kimse yoktu ve O’nun için o yarış bitmek bilmedi. Bu yüzden kendisi için bu sezon en kötü yarıştı oldu.

En keyif aldığı yarış ise, İzmir’deki 5’nci ayaktaki 2’nci yarıştı. Rakipleriyle ciddi mücadele edebilmişti. Saymamıştı ama birkaç defa pozisyon değiştirdi, arkaya düştü, öne geçti ve sonunda 1’nci olarak bitirdi. Her zaman söylüyordu, böylesi bir yarışa can kurbandı. O yarış çok harika ve en keyif aldığı yarıştı. Genel olarak baktığında, bu sezon rakipleri ile çok ayrı düşmediler, hiçbir hafta sonundan mutsuz ayrılmadı.

 Yarışmak neler hissettiriyordu ve asıl önemlisi piste çıktığında, direksiyonun arkasında nasıl bir ruh haline bürünüyordu, agresif miydi, yoksa sakin miydi? Yarışıyor olmasının kendisinde neler hissettirdiğini kelimelerle tarif edebilmenin kolay olmadığını söyledi. Yarışlardan sonra incar’lar kayıtlarını izlediğinde, özellikle yüzüne dönük olan kayıtlara baktığı zaman sanki farklı bir kişiliğe bürünmüş biri olarak görüyordu kendisini. Yarışırken çok sakin olduğunu hissettiği gibi, sonradan kayıtları izlediği zaman o sakinliğini görebiliyordu.

Aslında yarışırken çok mutlu olduğunu düşünerek yarış esnasında plan yapmayı, strateji üretmeyi çok sevdiğini işaret etti. Lastiği ne durumda, frenleri ne durumda diye düşünüyordu. Özellikle sıcak aylarda 20 turun hepsini aynı performansta dönebilmek neredeyse mümkün değildi. Araba ısınıyor metal olarak, performans düşüyordu. Lastikler belli bir noktadan sonra çok fazla ısınıp asla baştaki gibi tutunmuyor, frenler zaten İzmir’de on turdan sonra tutmuyor, sanki başka bir arabanın frenine dönüştüğü için ona göre bir strateji geliştirmek gerekiyordu. Bu stratejileri yapıp ve takip ediyor olmaktan yana çok mutluydu.

Yeni sezonda da büyük ihtimalle yine süper grupta ve aynı otomobille pistte olacaktı. Bir yerde otomobille aralarında bir bağ kurduklarını düşünerek, OPC’yi revize edip güçlendirmek çok da kolay olmadığını ve bu arada güçlü bir bağ oluştuğunu ekledi.  Bundan sonrasında çok bir değişiklik yapamayacaktı çünkü zaten süper grup kuralları çok kısıtlı değişiklikler yapılmasına izin veriyordu. Kendilerinin de yapabilecekleri her şeyi yaptıklarını ve bu konuda son noktaya ulaştıkları için 2024’de arabada bir değişiklik düşünmediğini söyledi.

Süper grup Opel OPC’yi limitlerde kullanıyor mu? Süper grup bir 1600 cc, turbo, önden çeker fabrika üretimi olan araçların yarıştığı bir kategori olduğunu anımsattıktan ve yarıştığı Opel’in Türkiye’de bulunabilecek en iyi 1.6’lardan biri olduğunu ekledi ama en iyisi ve en hızlısı olmadığını da anımsattı. Arabanın limitinin limitinde olduğunu belirterek daha nereye götürebileceklerini bilmediğini ekledi.

Süper grup şampiyonu olarak çıkacağın pistte diğer grup olan maxi’lere gözü veya gönlü kayıyor olabilir miydi? Öncesinde maxi grupta cup arabası Porsche GT ile iki sezon yarıştığını anımsatıp, tekrar yarışır mı kestiremediğini bunun biraz da ekonomik durumlarla ilgilisi olduğunu söylemekle yetindi. Bu sezon sezonun son haftası maxi grup ile beraber start aldıkları son yarışta pistteki trafikte sorun olmuş muydu? Katılımı az olduğu için maxi grup ile birlikte start aldıklarını anımsattı, inanılmaz güzel olduğunu ve onlardan bir tur yediklerini ama kendisine tur bindirilirken aldığı zevki anlatamayacağını söyledi. Kendisi tam gaz giderken, maxiler sağından geçip gitmişlerdi. O yarıştan çok keyif aldı.

2024’ün 2023’den daha hareketli bir sezon olacağını düşünürken, 2023’de yarışların nerede yapılacağına dair resmî açıklamaların biraz gecikmiş olmasını anımsattı ve bunun da İzmir Pisti’nin hukuksal durumuyla ilgili olduğunu ekledi. 2024’te İzmir Pisti’nde en az iki yarış haftası olacağını düşünerek, eğer ki takvim 2 ayak İzmir, 2 ayak Körfez, 2 ayak ta İstanbul Park olarak açıklanırsa gridde arabalara yer bulanamayacağını öngördü.

2023’de insanları pist yarışlarından soğutan tek neden, tek pistte yarışılacak olma ihtimaliydi. Bu sezon yarışanların da çoğu yarışların hepsinin Körfez’de yapılacağını düşünüyorlardı. Ama 3 ayak Körfez’de, 2 ayak İzmir’de yapıldı. İzmir yarışları çok belirleyici oldu. Bu nedenle, 2024 daha heyecanlı olacaktı.

İki oğlu var ve ikisi de üç yılı aşkın bir süredir karting yapmaktalar. Küçük oğlu Demir, 7 yaşında başladı. Bugün 11 yaşında, pist için daha yaşı ufak. Ama çok güzel bir altyapıda ve çok güzel bir disiplinde yetişiyorlar. 3-4 sene sonra pistte yarışmak isteyecek. Büyük oğlu Burak ise bu yıl üniversiteye hazırlandığı için kartingte şampiyonayı takip etmedi, ama şiddetle pist şampiyonasında yarışmak istiyor. İzmir’de geçen yıl Polo Cup yarışları sırasında birkaç kez deneme yaptı. 2023’de Körfez’de Volki Car kullandı. Sonuçlar çok olumlu. Zaten kartingten geliyor oldukları için çok daha rekabetçi oldukları düşüncesinde. Eğer bir aksilik olmazsa, pistte baba oğul aynı anda yarışmak gibi bir planı da var. | 31 Aralık 2023, 15.50, Ralli Dünyası Dergisi’nin 257’nci sayısından özel izinle alınmıştır.

Yorum yaz

Oturum aç