Türkiye’nin en hızlısı
İnstagramdaki biyografisinde şöyle yazıyor; ilk önce işadamı, sonra ‘partime racer’. Arkadaşları, yarışların hayatında ne kadar yer kapladığını sorduğunda, diyor ki, yoğun iş hayatından artan zamanı yarışlara ayırabiliyor. 1976 İstanbul doğumlu, Marmara Üniversitesi mezunu. Belli bir süre aile şirketinde, sonrasında profesyonel olarak otomotiv sektöründe çalışmaya başladı. 20 senenin üzerinde de otomotiv sektöründe. BMW çatısı altında Kosifler Otomotiv’de satış asistanı olarak profesyonel anlamda başladı. Satış danışmanlığı, satış şefliği, satış müdürlüğü, satış direktörlüğü, en son ayrıldığında altmış kişilik bir satış kadrosunu yönetti. O dönemde Kosifler Otomotiv’de kurumsal kiralanın kurulumunu yaptı. O zamanlar baktı, bu işi yapabiliyor, ayrılıp kendi şirketi olan Türkiye’nin kiralama markası Türkrent’i kurdu. Otomobil sporları ile ilk tanışıklığı babasının yakın arkadaşı olan Satvet Çiftçi sayesinde oldu. 2004’te bugün federasyonun yapmakta olduğu Tosfed Yıldızını arıyor benzeri bir program düzenlemti. Körfez pistinde bir eleme gerçekleşti. Yaklaşık 50 kişi katıldı. En iyi zamanı yapan ilk üç kişi, bir ralli otomobili ile bir rallide start alma hakkı kazandı. İlk üç arasına girip ilk yarışını bir ralli otomobili Ford Ka ile yaptı. Otomobili bir parçası, tutkusu olarak görüyor. Marmara Üniversitesi Ötel yönetimi mezunu ailenin Marmaris’te bir tatil köyü var, yılın 7-9 sayı orada kalıyor ve çalışıyordu. Orası kendisine kâbus gibi geliyordu. Yolları çok bozuktu, Arabayı İstanbul’da bırakıp uçakla giderdi ama arabasından ve otomobil network’ünden ayrı olmak kendisini gerçekten üzüyordu. Otomobil tutkusu yüzünden, aile işini bırakıp, Kosifler otoya satış danışmanı olarak işe girdi.
Ben hep iyi otomobil kullandığımı düşünüyordu ama iyi otomobil kullanmakla pistte veya rallide yarışıyor olmak farklı şeylerdi. Kendince iddialıydı ve yıldız seçmelerinde ilk üç arasına girip rallide start alma hakkın elde ettiğinde çok mutlu oldu. O yıl federasyonun bir Ford Ka otomobili ile start aldı. Otomobilin performansı düşüktü ama ilk yarışı olmasına rağmen, bazı etaplarda iddialı bazı ekipleri geçmişti. Aradan uzun zaman sonra, anladı ki otomobil sporları tamamen finansman ile ilgiliydi. Dünyadaki en pahalı spor diyebilirdi. Bir yelken vardı, yelken yapmak için tekne olması lazımdı; binicilik ise ‘at’ın olması lazımdı; bir de otomobil sporları vardı ve onun için de yarış otomobili olması gerekiyordu. En pahalı üç spordan biri arasında ise, en pahalı olanı motor sporlarıydı ve bunu yapabilmek için çalışıp para kazanması gerekiyordu. Aradan yıllar geçtikten sonra 2017’de Intercity’nin düzenlediği kupalara katıldı. İlk Intercity Clio Cup’ta bir sezon yarıştı. Beceriler yarıştırılıyordu, çünkü otomobiller aynı özelliklerde idi. Pistteki ilk yarışması 2017 idi ve sezonu 4’ncü olarak bitirdi. O kupada 4’ncü olmak büyük başarıydı, çünkü o yarışlarda birbirinin aynı 25 otomobil beraber start alıyordu. Röportajın tamamını Barkın Pınar’ın kapağında yer aldığı Ralli Dünyası Dergisi’nin 258’nci sayısında okuyabilirsiniz. | 3 Haziran 2024 : 12.55