Ajans her yerde
Çok zaman olmuş..
Ben diyeyim yirmibeş..
Siz, varsayın otuz..
Bir-iki on yıldan sonrası kime ne?
Ipsala’ya girmek üzere iken hafızam zorladı.
Oysa eski pasaportta vardı mutlaka,
Giriş çıkış tarihleri damgalı, al bak değil mi?
Dediğim gibi, sorun tarihler değil.
Zaman su gibi, elbette akar, akar..
Aktığının hesabı tutulmaz.
Devrilen yıllar tecrübe olarak sırtlanılır,
Biz de yolumuza bakarız.
Dün kendimi bir anlamda kamyon şöförü gibi hissettim.
Elbette ‘İnci’ namlı Clio’mun bununla ilgisi yok.
Çünkü, kamyonla mukayesesi dahi olmaz.
Fakat, tam oniki saat, yani tam yarım gün..
Direksiyondan inmedim.
Sabah 8.30, akşam 20.30..
Dere tepe düz olmasa da tam 820 km gittim.
Uzun yol şoförlüğünün önemini bizzat test ederek.
Aslında bu konuda Kars-İstanbul efsanem hala bir numara.
Ama, arada sınır geçmek işin rengini değiştiriyor.
Bomboş yollar, bizde kaymak, komşuda karışık asfalt.
Trafik sorunsuz, trafikçiler de. Tek sıkıntı;
Komşudaki zırt pırt kumbaraya para atmak!
Kumbara derken, para ödeme noktaları kastım
Hani alsalar bir seferde 50-100 Euro yekten gam etmeyeceğim.
Her seferinde 1.7 Euro, bir keresinde 0.5 Euro.
Belki işin bir kart metodu vardır, ben akıl erdiremedim.
Sanırım on kezden fazla bozuk para al ver yaptık..
Allah’tan komşunun otobanları 130 hız limitli.
Bizdeki gibi zınk diye 90’a düşüp tuzak yapmıyor.
İnsan o yüzden rahat. Tempo tuttu mu gidiyor.
Yanlış bir algım vardı bu arada, o da komşudan döndü.
Kötü bir navigasyon yaptım ki yolu daha kısa hesap etmişim.
İstanbul’dan çıkmak bile, net 1 saat sürdü.
O da otobandan inmeden, D100’süz yani.
Silivri’den sonrası sıkıldım, döndüm D100’e..
Malkara’da ihtiyaç molası, ardından sınır.
Ötesi non stop Kastoria.
Git git bitmez, üstelik navigasyonsuz.
Telekom’un ufak bir hinliği.
Paketi komşuda geçene çevirdi.
Fakat, ses var görüntü yok misali.
Alo var, web tıss..
Haliyle Google maps kayıplarda.
Tam bir kör uçuşu yani.
Allah’tan beni gösterdi nokta olarak.
Takip etti beni, gün boyu o kadar
Yolu tecrübe-i navigasyonla tahmini sürdüm.
Sapak atlamadan, kaybolmadan.
Kastroia köyüne 40 km kala bir sağanak mazallah..
Silecekler yetişemedi. Sandım ki afet bölgesi.
Köye giriş ise süt liman. Böyle bir iklim.
Servis alanında benim gibi yeni düşen bizimkiler yerleşmede.
Derdim, döşek bulmak. Çünkü, bookingi iptal etmiştim.
İyi ki de etmişim çünkü ertesi gün anladım ki,
Köy Kocaeli ise, otel Adana mesafesi.. Ne alaka ise?
Gecenin bir vakti, çöktü omuzlar. İsterler ki istirahat.
Clio’nun arka koltukları gözümde nimet.
Fakat Yunan polisi cirit atıyor ortalıkta.
Uzatmayayım, Mert (Becce) escortluk yaptı..
Polis ekibi de hepimize eskort çekti.
Şaka değil, önde polis aracı, peşinde bizler..
Gecenin bir vakti tırmanır gibi sürdük tepelerde..
Varmakla birlikte yatağa düşmem beş dakika sürmedi.
Derin bir uykudan sonra sabah alarmlarımla uyandım.
Gördüm ki aslında cennete gelmişim..
Enfes bir manzara, konfor üstü bir mekan.
Hani derler ya; on numara beş yıldız..
Hakikaten 10 numara konfor, beş yıldız oteldi.
Güzel bir kahvaltıdan sonra servis alanına indim.
Türk ekipleri ile hoş geldik beş gittik muhabbetleri..
Medyaya akreditemizi tamamladık, aldık ‘tabak’ımızı..
İlk haberimizi medya ofisinden ajansta paylaştıktan sonra..
Düştüm tekrar döşek derdine..
numara beş yıldız fazla gelmişti.
İndim Kastoria merkeze.
İki üç teşebbüsten sonra aklım yattı..
Girdim iki yıldızlısına..
Hem aklım, hem ruhum rahatladı, hem keyfim geldi.
Yolda aklımdaydı, geçmişe dönük satırlar karalamak..
Girişteki 25-30 yıl muhabbeti de bundan, anılar canlanır gibi oldu
Yüzyılın başlarıydı sanırım, yine komşudaydım.
Zamanın en güçlü takımını izlemek, resmetmek, pr’lamak için..
Halkidiki yarımadasındaydım, ‘mavişim’ Skoda’da henüz ilk yıllarımdı..
Yıl iz bilmez, araçla ilk sınır ötesi durumları, tam bir gençlik cesareti.
Google amca da yok, navigasyon daha doğmamış.
‘Teselaniki nire?’ diye sora sora Bağdat’ı değil ama Selanik’i bulmuştum.
Bu sefer maps verdı ama internet hak getire..
Operatör paketi çakmıştı ama ses var görüntü yok misali.
Beni görüyordu maps, nokta olarak, ben de inceden takip ettim.
Sapak atlamadan sınırdan köye beş yüz küsur km gelmek kolay olmadı elbet.
Bu yazıyı tam bitirdim, saatine kadar..
Fakat, birden gitti satırlar, word’un cinliği, hatası..
Yarıdan sonrasını bir daha yazmakla gitti zaman.
Şimdi bana müsaade, kalın sağlıcakla.
14 Haziran 2023 : 16.35
güzel hikaye olmuş… eski günleri hatırladım… clio ile giderek iyi yapmışsın