Figüran…

1989 veya 1990. Sabah Gazetesindeyim. Hıncal Uluç’a çıldırıyorum!..

Otomobilli, yarışlı her aktiviteye üstat gidiyor.

Diyeceksin ki “Gidiyorsa sana ne?.. Gider…” 

Çok haklısınız, benden büyük, kıdemli, usta yazar tabi ki gider… De…

Aynı binada yaşayınca, Uluç’un otomobile, yarışa,

aktivitelere zerre kadar yakın olmadığını.

Hatta, evden işe, işten eve,

Özel şoförlü Doğan’ı ile gidip geldiğini gördükçe, daha da çıldırıyordum…

Terbiyesizlik asla etmedim ama,

Sonunda punduna getirip aleyhine iki satır yazdım.

O zamanlar bizim başımızda rahmetli Ercan Arıklı vardı.

Pazartesi ilk iş beni çağırtıp; “Grup içinde aleyhte yazamazsın” dediler.

Süklüm püklüm koridorlarda ilerlerken, Üstat karşıdan geliyordu.

Selâm vermeden geçip gitti. Bir daha da vermedi.

Ben, saf ve temiz emellerime ancak 1992’de kavuşabildim.

Patronlarım olan Bilgin Ailesi beni destekliyordu.

Seviyorlardı da… Ben bir düştüm piyasaya…

Hâlâ huzurlarınızdayım. Ne yapayım?..

İçimde var. Yazıyor, yazıyor, yazıyor… Doymuyor, yine yazıyorum.

Tıpkı; “Yenilen pehlivan güreşe doymazmış” misâli…

Yine o yıllarda, rakip gazeteden sarışın/cesur bir yazar,

bizim tapındığımız İsveç Rallisine davet edildi.

Zahir, benden daha iyi yazar dedim, bekledim.

Arman kızımız, dönünce, kar üstünde nasıl vodka içtiğini falan anlattı.

Anlayacağın, seyretmeye bile gitmemiş zahmet edip.

Çok kızmıştım. Bu bana reva mıydı?.. Ama yaşandı.

GP için Macaristan’dayız. Erken gittik.

Şehir turu, lokanta, gazino yerine ben Hungaroring’te gözümü açtım.

Hatta, polis eskortunda gitmiştim, hiç unutmam.

Akredite olmadığım hâlde, yarış günü pisti turladım.

Escort Coswort RS ile…

Fotoğraf makinem, ses kasetim, beynim, hatıralar, dolu dolu döndüm.

Uçaktan inip, gazeteye geçip, hemen yazmaya başlamıştım. Eyy gidi günler…

*****

Son yıllarımda, Türk Ralli Tarihi’ni yazdım.

5 yıl emek verdim. Şimdi çöpte.

Geriye dönük tahlil yapınca…

Kendimi “Figüran” gördüm.

Bu kadar net ve basit.

İş sevgisi, aşk, çalışkanlık, konuya hakimiyet falan hikâye…

“Ben Figürandım”

*****

Gelelim günümüze.

Yakın tarihte, bir gazeteci baş yazarımız, Monaco GP’ye davetli gitmiş.

Ki izlemesi en pahalı GP, Monaco’dur.

Lüx otelin balkonundan izleyebildiğini izlemiş.

Görebildiğini de gelince yazmış.

Bir diğer gazetenin baş yazarı da O’na lâfla dalmış.

Özetle “Sen ne anlarsın yarıştan” demiş. Fikrini beyan etmiş…

Yıl 2022 sayın dostlarım. 22…

Ve biz… Hâlâ aynı yerdeyiz.

Hayatında yarış izlememiş, sevmemiş adamlar başta.

Bu işleri seven, sayan, koşturanlar ise…

Hâlâ ve hâlâ “Figüran”…

Ama, yaptıklarım ve kendimle, oldukça “Gururluyum”

Niye biliyor musun?

Tepeden inme atanmadım.

“Ne yaptıysam ben yaptım”

Yâni “Figüran” yaptı.

 

Not: Resimde yer alan yaşlılar BBC’nin resmi Formula kadrosudur.

Ya Ferrari mi? Burak Yılmaz’ın Emirgân da takla atıp terk ettiği araçtır.

Nurican Hızır | 04 Haziran 2022 : 20:00 

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top