Bu günlere kolay gelinmedi…
Jenerikteki siyah/beyaz kolaj fotoğraf tam 45 yıllık sevgili okurlar.
Faruk Süren ile Renç Koçibey’in ünlü Uludağ kazası.
Kafa kafaya çarpışmalarının resmi.
Bir birleri ile kıyasıya rekabete giren iki delikanlı…
Bursa’nın ünlü kayak merkezi Uludağ’da yapılacak olan…
Uludağ Tırmanma Yarışı için 1972 yılında bir araya gelirler.
Cumartesi serbest antrenman, Pazar günü yarış yapılacaktır.
İlk antrenman çıkışını Renç Koçibey yapar.
BMW 2002ti Alpina’sı ile (ZH gümrük plakalı) tırmanır.
Finiş hakemleri, Koçibey’i inişe geçmemesi konusunda uyarır.
Ardından Faruk Süren’in start alacağını bile bile…
Gözünü karartıp, tersten inişe geçer.
Almanya’dan yeni gelen Porsche’si ile tırmanmaya başlayan Süren…
Hiç ummadığı bir şekilde, rakibiyle kafa kafaya çarpışmak zorunda kalır.
Haber Bursa’ya ulaştığında yapacak fazla bir şey kalmamıştır zaten.
İki, tutkulu, hırslı, inatçı, hızlı genç…
Delikanlılık ölçütü olarak…
Otomobil sporu olan ‘ralliyi’ seçmiş.
Kozlarını bu parkurlarda yıllarca paylaşmışlardır.
Bu çekişme aslında ‘en hızlı kim?’den çok…
Duygusal boyutlar içinde yaşanmış bir çekişme idi.
Özetle, bir gönül meselesiydi.
Filmlere konu olacak bu rekabeti…
Koçibey 1972’de sonlandırmayı başardı.
Şampiyon olmasa bile…
Gönül Ligini, O kazanmıştı.
1965’teki piknik macerası, mutlu sonla bitmişti.
Allah Rahmet Eylesin…
Hep dava adamı oldu.
Hep tartıştı, hep çatıştı.
Son’unu da yine kendi tayin etti.
Kimselerin eline bırakmadı kaderini.
1993 yılında…
Kocaeli Diliskelesi mevkiinde yaşanan kaza…
Tüm yarış camiasını derinden etkiledi şüphesiz.
Rahmetli, kim bilir hangi halet-i ruhiye içindeydi?..
Tekrar Allah Rahmet Eylesin.
Bu yazdıklarım, tarihimizden sadece bir kesit.
Ama önemli bir kesit.
Tüm duyguların aynı süreçte tavan yaptığı bir kesit.
Bu nedenle, yazdığım 45 yıllık bu anıyı önemsiyor…
Ve sizlerle ‘belli bir oranda’ paylaşıyorum.
Evet…
Ralli sporu bu günlere kolay gelmedi.
Acısıyla-tatlısıyla, çok çileler çekildi…
Günümüze gelecek olursak.
Ralli’yi yapabilenler kıymetini bilsin.
Seyredenler, yapanlara lütfen saygı duysun.
Uzaktan göründüğü gibi kolay olmayan bir çekişme bu çünkü.
En küçük vücut zerrenizin bu işe konsantre olması gerekir.
Konsantrasyon biterse, işin de biter.
Yazar olarak bana gelince.
İşime son derece saygı duyan, önemseyen biriyim.
Bu güne kadar her yazımı konsantre olup yazmışımdır.
Hata, insana mahsus bir kusur. Mutlaka yapmışımdır.
Kasitli faul yapmayı hiç sevmem. Ama yaşadım mı?
Evet. Maalesef ki evet.
Beni susturmak isteyen, taş koyan öyle çok ki?
Şaşırıyorum doğrusu?
Bazılarında egolar o kadar şişmiş ki?
Gözü hiçbir şey görmüyor.
Kutuplarda yol alan, buz kırma gemiler gibi…
Çatır çatır, kıra kıra gidiyorlar.
Hiç düşünmüyorlar…
Bu gün gerçeği bilmeyen…
Yarın, yanılgıya düşer, diye.
Doğru, tektir. Tek…
Olayın temeli işte budur.
Dikkat ederseniz de…
Önemli maçlarda topa giren benim.
Etrafta horoz gibi dolaşmayı marifet sayanlar.
Kendini bu sporun ‘olmazsa olmazı’ sananlar.
Kendinizi haklı görebilirsiniz.
Karışmam…
Kinlenip, güç gösterisi yerine…
Sizden de bir satır beklerim.
Gelecek için.
Spor için.
Şeffaflık için…
Doğruluk için.
………………………………………..
Belki de…
Bu bir umut sadece.
Kim bilir?
Sayın Başkan’ım, sporcular, editör ve sevgili dostlar.
Yeni yılınız hepiniz ve hepimize…
Hayır, uğur, şans ve sağ duyu getirsin.
Başarı getirsin.
2018 için…
Dileğim budur.
Saygılar | 27.12.2017 : 08.45
ilginçmiş hocam hiç duymamıştım