Eli öpülesi adam; Ekber Onuk
1974 yazıydı, hiç unutmam…
Fenerbahçe’nin ünlü çınarı civarındaydım.
Duyum almıştık. Gece kalkış vardı.
Saat 01.30 civarıydı ki…
Beklediğimiz ses kulaklarımıza ulaştı.
Sadece alttaki sisler açık…
Kıçı kalkık… Bir 440 cid V8… Patır patır…
Rölantide, yaklaşıyordu.
Koşup caddede saf tuttuk.
Bizim için bu an, bir merasim kadar önemliydi.
Saygı gereği, çınarın karşısı boşaltıldı ve Plymouth park etti.
Rölantide park etmesine rağmen yerdeki toz, havalanıyor…
Biz ise kenardan izleyip, çıldırıyorduk.
Gelen, mucit Ekber Onuk’tu. Yâni, ‘’Efsane Adam’’dı…
Kaputunu kendisi fiber glas dökmüştü…
Yükselttiği manifoldun hava girişini ortadan vermişti.
10-15 dakika sonra…
Onuk direksiyona geçti. Marşa bastı. Motor çalışmadı.
Camdan, çocuklar şuna bir el atın demesiyle…
Önde, Road Runner 440, arkada biz…
Başladık Fener’i turlamaya.
Vurduruyor ama çalışmıyordu.
“Bujileri erittik galiba” dedi…
Yıkılmıştık.
Gece, 3’e doğru eve vardığımda…
Üzgün ama kilo vermiş olduğumu fark ettim. Deliksiz uyumuşum.
1993’te Göztepe civarında, Ekber ve Kaan Onuk’la buluştuğumda…
O zaman Sabah Grubu, Oto Haber dergisindeydim…
Karşımda, Chinout vardı. Bir nevi arazi buggy’si…
Haberi yapıp, iş sohbete gelince, Corvette 454 konusu açıldı…
Bu aşkın tarifi yok. Seviyorduk.
Çok güzel, çok heyecanlı, ruh ve otomobil dolu günlerdi.
Söz döndü dolaştı, Sahil Güvenlik bot tasarımına gelmişti ki…
Otomobilci olmama rağmen, can kulağıyla dinlemiş ve yazmıştım.
Dünya’nın sayılı ordularına, “Ferrari aerodinamiğine” sahip bot satmayı başardılar.
İzliyor… Uzaktan uzağa mutlu olup, gurur duyuyordum.
Tüyap Otomobil Fuarında, 44 yıl sonra, Ekber Onuk’u görünce, elini öpmek istedim.
Nazikçe beni yanaklarımdan öpmeyi tercih etti.
Anıları tazeledik, eskileri yaşadık, birkaç saniye…
Yine çok sevdiği otomobilleriyle iç içeydi.
Denizden kazandığını, otomobillere yatırmıştı.
Onuk armadası altında Sazan’ları üretiyordu. Kaan anısına…
Üstelik hiç küçümsenmeyecek güçlerde. (550-600 HP)
İftiharla da “Sadece şanzımanı 19.500 İngiliz Pound’” diyordu.
Başta, en büyük koleksiyoncu Jay Leno olmak üzere, tüm dünya elitine…
Sazan markasını kazandırmış biri Ekber Onuk.
Sohbetine doyamadım. Ama işine de saygısızlık etmedim.
Güney’e davet ettim.
“Ben 17 yıldır hiç tatile çıkmadım ki?..” demez mi?
İçim burkuldu…
Gurur ve şevkle elini sıktım.
Oradan zor ayrıldım.
Mazi kendisiydi.
Yaşatan da…
Sağolsun.
Üstat eline saglık guzel yazı olmus..
Sevgili Hurican,
Kötü bir adamsın desem kimse anlamayacak.. Beni fena duygulandırdın.. Güzel yorumlarını inşallah haketmişimdir. Iyi ki beni buldun.. Çok yaşa.. Sevgilerimle kucaklıyorum..
Sizler var oldukça, bizler de var olacağız. Saygılarımla