Erkan Birinci; “Amacımız dünyada geçerli olan formatı yakalamak”

İstanbul Offroad Kulübü, kısaca İsoff, ulusal Offroad şampiyonasından çekildiği dönemden bugüne, farklı bir kulvarda varlığını kesintisiz olarak sürdürdü. ‘Challenge’ adı altında ve var olan yarışlara göre farklı formatta yapılan şampiyona, geçen yıllar oyunca kesintisiz başarıya ulaştı ve adeta kulüple birlikte anılır oldu. Challenge’nin 2017 versiyonunda ilk yarış, bu ay içerisinde yapılacak. Ama daha da önemlisi, yine İsoff imzası ile offroadda farklı bir format daha ülke sınırları dahilinde can bulmaya hazırlanıyor. Üstelik, uluslararası bir organizasyonun bir ayağı olarak, üstelik Çanakkale gibi tarihi bir mekanda düzenlenecek olan bu yarış, kendi tabirleri ile, offroadun yakın gelecekteki kaçınılmaz gerçeği. Federasyonun da aynı fikirde olduğunu söyledikleri, cross-country serisi baja yarışı için de, İsoff’da bu aralar tatlı bir heyecan yaşanıyor. İlk yarışın başarısı, bu serinin de ülkemizdeki geleceğini belirleyecek olmasının bilinci içerisinde çalışıyorlar. İsoff’un yarışçı başkanı Erkan Birinci ile, kulübün Atatürk Oto Sanayi’deki lokalinde bir araya geldik ve hem sayılı günleri kalan Challenge ve hem de Ekim ayındaki Baja hakkında konuştuk.

 -Challenge’nin geçen seneden farkı ne?
Geçen sene 5 yarıştı. Bu sene ise, Baja yarışını yapacağımız için çok fazla efor sarf edeceğiz. Bu yüzden Challenge’ı 3 yarışa indirdik. Aslında önceki yıllarda da 3 yarıştı, geçen sene 5 yarışa çıkmıştı.
-Para ödülü nasıl gündeme geldi ve ne etki yaptı?
Etkisini henüz bilemiyorum ama insanlar bu işte belirli bir para harcıyorlar, gerçi bizim vereceğimiz sembolik bir tutar olacak ve insanların harcadığının karşılığı değil ama gene de insanı teşvik eder diye düşünüyoruz. Aramızda maç oynarken bile gazozuna diye tabir vardır, buna benzer bir hediye diyelim. Mutlaka bir renk, sevimlilik katacak.

İsoff Yönetimi

-Kaç kayıt bekliyorsunuz?
20-30 arası bekliyoruz. Yeni jenerasyon birkaç aracın katılımını bekliyoruz. Aralarında bir kaç tane buggy var. Onlar görsel anlamda işi biraz daha renkli hale getireceklerdir. Geçtiğimiz senelerde 30-32 ile start aldık, 25 araba ile de.. Bu sene de rakamın oralarda kalır diye bekliyoruz. 25-20 arası start alırız. Keyifli bir yarış olacak yine.
-Parkur aynısı mı?
Aynı ama var olanın biraz daha değişik şekli olacak. Çünkü parkur artık ezberlendi. Bir turu yaklaşık olarak 3 km gibi tutmaya çalışıyoruz. Belki bazı bölümleri tersten verebiliriz.
-Parkurun zemininde düzeltme olacak mı?
Zemin ve karakteri belli çok fazla değişiklik yapamıyoruz. Zeminin de balçık olmasa da toprak karışımı bir kum var. Dolayısı ile ne kadar düzeltme yapsak ta birkaç araç geçişinden sonra zemin kendi istediği şekle giriyor. İşe biraz heyecan katmak için zıplamalar (bump) yapacağız..
-Su geçişi var mı?
Su yok! Önceki yıllarda su vardı. Bu parkurun 300-400 metre ötesinde farklı bir coğrafya vardı ve içerisinde bir su vardı ama şimdiki etapta böylesi bir kaynak yok. Bu iş te dışarıdan taşıma suyla olmuyor. Bir şekilde bir kaynaktan su akması lazım, eskisinde gölet vardı ama orada ocak (kömür) yapıldığı için geçen sene yarışı orada yapamadık. Bu sene ocak oradan çıktı, belki o bölgeyi de kullanabilirsek, parkurda bu kez su olabilir. Elbette çamur ve su işin içine farklı bir görsellik katıyor.
-Seyirci bekliyor musunuz?
Bizim standart bir seyirci kitlemiz var. Yaklaşık olarak 2500-300 kişi seyretmeye geliyor. Beş yıldır bu seyirciyi topluyoruz. Ama işim içine farklı araçlar girer ise, ki bu yıl böylesine beklentilerimiz var, gerçekleşirse yarışçı sayımız artar diye düşünüyoruz.
-Sponsorunuz var mı?
Şu an için yok. Önceki yıllarda da yoktu ve kulüp kendi bünyesinde ve kendi bütçesi ile yapıyordu. Sponsor arama konusunda Baja yarışımıza ağırlık verdik. Challenge’ı bütçesel olarak kendimiz halledebiliriz ama bu taraf çok daha büyük olduğu için bu tarafta çalışıyoruz.
-İsoff, bu yıl da ulusal şampiyonada yok, neden?
Yıllar önce yapılmakta olan ve ‘kapılı’ olarak tabir ettiğimiz yarışları, ki 93’de bunu ilk yapan bizim kulüptü ve benzer versiyonu dünyada hala dahi yoktur ve her ülkenin kendi şartlarına göre geliştirdiği koşullar var..
-Kendi icadınızı neden terk ettiniz?
Yıllardır sıkıntılar yaşadık. Kapı sayıları 35-40 ve her etabı 3 tur verince bir araba 90 kapı geçiyor. 30 araba 2700 kapıyı, hakem arkadaşlar ‘geçti-geçmedi’ diyerek araçları işaretlemek zorunda kalıyorlar, üstelik manuel. Burada transportır kullanamıyoruz. Çamur ve balçıktan dolayı iş yapmıyor ve bundan dolayı çok bariz bir şekilde kamerada bile bir kapı geçmiş görünen aracı, hakem o an doğal şartlardan dolayı şaşırıp yanlış işaretleyebiliyor. Bu konuda hakemlere çok kızıyorduk. Sonra biz kendimiz test ettik ve bir yarışa hakem olduk. Bu işin içinde olan insanlar olarak, hakemlerden üç kat daha fazla hata yaptık, çok zor bir şey. Dünyada kapılı diye bir format yok. Bizim icat ettiğimiz bir şey ama yıllar boyunca her yarışçı bunun sıkıntısını defalarca çekti. Dünyadaki format daha çok corss-country tarzında..
-İsoff olmasa dahi kapılı format ulusalda varlığını sürdürüyor.
O da bu sene nihayetleniyor. Federasyon da bu rahatsızlığın farkında, bu konu bizim bıraktığımız noktadan daha ileri gidemedi. İnsanlar itiraz ediyor, gece yarılarına kadar sonuç alınamıyor. Herkesin gözü önünde geçtiği bir yerde hakem geçmedi diye işaretliyor. Sıkça problemler çıktığı için böyle bir rahatsızlık var. Dünyada da bu işin formatı baja ve cros country’ler veya çok daha ağırı olan trail’ler.
-Baja ile isoff’un hedefi amacı ne?
Dünyada geçerli olan formatı yakalamak, burada öylesi komplikasyonlar yok.  Geçtin geçmedin, takıldın çekildin yok. Baja, Paris Dakar’ın minyatür şekli. Aslında bunu Ormanda yapıyorduk.
-Neden Çanakkale?
2-3 farklı faktör var; Doğu Avrupa Şampiyonası’nın bir ayağı olacağı için, Avrupa’ya en yakın bölgeyi seçmek istedik. Burada kullanabileceğimiz boyutta alan yok. Ormanlara milli parklardan dolayı giremiyoruz. Diğer yerler çok şehir içinde kaldı, parkura çok insan çıkabiliyor, bakir alan değil. İkincisi, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumdan dolayı Avrupa’ya en yakın mekan, Çanakkale. Ayrıca Anadolu’da aldığımız destek, İstanbul’dakinden çok daha yüksek oluyor. Valilik olsun, Ticaret Odası olsun, yöreyi bir adım daha öne çıkarmak adına olaya daha farklı sahipleniyorlar. Bir de 2018 yılı Truva yılı.
-2018’e yatırım yapıyorsunuz denilebilir mi?
2017’de yapacağız ama esas hedef 2018. Yarış yapacağımız bölge tarihi alan. Yarıştan çıkıp akşam bir gezeyim dediğinizde bölgenin tarihi bir yapısı var.
-Altyapısı buna müsait mi? Onca insan geldiğinde konaklama açısından sıkıntı yaşamaz mı?
Bölgede otel yapısı çok ciddi. Otelciler Birliği de bizle beraber işin içinde. 8-9 otelin sahibi ile de toplantılar yaptık. Onlar da destek verecekler. Dolayısı ile bu konuda müsait.
-Doğu Avrupa Kupası dedin, kaç ülke ve kaç yarış?
Dört ülke katılıyor; Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya.. Toplam altı yarış olacak; Türkiye ve Romanya 1’er yarış, Yunanistan ve Bulgaristan 2’şer yarış.
-Neden onlar iki yarış?
Yarış önceden de yapılıyordu ama bir şampiyona şeklinde değildi. Bu ilk sene ve organizatör olan arkadaş Yunanlı, bu yüzden kendisi iki yarış yapıyor. Bulgarların da iki yarışı vardı, önceki senelerde. Biz de hakkıyla birini yapalım diye düşündük. İlk yarış beş yıl önce yapıldığında, Yunanistan’da 8 araba ile start aldı. Sonrasında yükseldi bu rakam ve geçen sene, ki ben de iki yıldır katılıyorum, 50 araba ile start aldı. Bu 50 arabanın 20’si Ralliart. Organizatör Yunanlı arkadaşla Ralli Art’ın patronu çok yakın dostlar.  Bu yarışa çok destek veriyor ve TIR’larıyla birlikte 20 tane arabalarını getiriyorlar. İnsanlar Ralli Art’tan araba kiralıyorlar.
-Yarışanlarda ağırlık Yunanlılarda mı?
Hayır, dağınık. İsrailliler var. İtalyanlar, Romenler, Bulgarlar, biz varız.
-Podyum rekabeti kimler arasında geçer, sence?
İki yıldır İsrailliler kazanıyor. Süratli bir yarış..
-Bu ‘ilk’ şampiyonluk olacak değil mi?
Evet, İsrailliler bu konuda adaylar ve Ralli Art arabalarıyla yarışıyorlar.
-Çanakkale’ye kaç ekip katılır?
Biz, en az 25-30 araba bekliyoruz, Türkiye’den. İlk yıl hedefimiz, Avrupa’dan 10-15 ekip getirmek, ki ilk yıl o kadar kolay değil.
-Türkiye ayağı 5’nci yarış olarak görünüyor. 5’nci olmak dezavantaj değil mi?
Altıncı yarış negatif duruyor, bu yüzden Yunanlıların ikinci yarışını 6’ncı sıraya koyduk. Bizimkisi olan 5, aslında en kızışmalı yarış oluyor, iş 6’ncı yarışta kopuyor. Altı yarışın 5’nden puan taşınacak. İlk yıl yarışın organizasyonunu güzel yapabilirsek, gelenlerden diğer yarışçılara övgüler giderse, bizim için esas hedef ikinci sene. Yunanlı da ilk senesinde 8 araba ile start aldı, 15-20 derken 50’ye yükseldi.
-Geçtiğimiz senelerde Türkiye’de yapılan Trans Anatolia yarışı ile İsoff Baja’nın benzer hali var mı?
Türkiye’de öncesinde böyle yarış olmadı. Onlar kendileri bireysel olarak yaptılar. Bizim burada oturmuş bir yarış konsepti var zaten. Yunanda 50 araba start alıyor. Bahsettiğin yarışlarda böyle bir realite yoktu.
-Çanakkale’deki yarışta sen de yarışacak mısın?
Yok, burada yokum..
-Etik olmayacağı için mi?
Yok, etik ile ilgili değil, vakit olmayacak. Organizasyondayız, yoksa etik olamayacağına çok inanmıyorum. Bu motor sporları. 500 metre sonra ne olabileceğini kimse bilemez. Avantaj veya dezavantaj olabileceğine dair çok inancım yok.
-Hangi kritere göre kendinizi başarılı olarak göreceksiniz?
10’un üzerinde yabancı getirebilirsek, ilk sene hedefine varmış sayabiliriz. Yapacağımız organizasyona gerçekten çok inanıyoruz. Evet, benzerlerini Türkiye’de çok yaptık ama Şile’de kendi şampiyonamız dahilinde yaptık. Hiç yabancı katılım yoktu. İlk sene 10-15 yabancı getirebilirsek, ikinci yıl bu rakam çok ciddi olarak artacak.
-Sence bu yıl Türkiye’de nasıl bir sezon olacak?
Ülkede her şey şu an için belirsiz. Ne olacağını bilmiyoruz. Bunları konuşuyoruz ama belki hepsi hayal olarak kalacak. Ne ile karşılaşacağımızı yakın süreç içinde göreceğiz. Türkiye’de OHAL durumu var. Bu, sportif faaliyetleri ciddi şekilde etkileyen bir şey. Ne kadar sürecek, ne zaman kalkacak göreceğiz. Parkur seçerken Çanakkale’yi tercih etmemiz de bir nedeni de bu; yurt dışından gelecek olanlar Diyarbakır ile Çanakkale arasındaki ayrımı çok bilmeyebilir, böylesi bir endişemiz de var. Bu işe başlamak için talihsiz bir yıl..
-Ertelemeyi düşünmediniz mi?
Hayır! Bu bir şampiyona ve onlar kararlarını verdiler. Bu yıl yapacaklar, biz olsak ta olmasak ta. Biz olmazsak bir başka ülkeye vereceklerini ve altı ayaklı bir şampiyona yapacaklarını söylediler. Yunanlı organizatör arkadaşın hedefi iki yıl bunu altı ayak şeklinde yapıp, üçüncü yılda bunu FIA’ya taşımak ve FIA onayı almak istiyorlar. Bugünkü hali ile FIA onaylı değil, bu ülkelerin federasyonlarının onaylı birer yarışları. FIA’da iki yıl bu organizasyona bakacak, değerlendirecek.
-Her şey yolunda giderse, 2018 veya sonrasında Türkiye’nin de ikinci bir yarış alma şansı var mı?
Organizatör arkadaş şampiyonayı 6’dan 7 yarışa çıkarır mı veya Bulgaristan bir yarışı bırakır da, Türkiye çok başarılı oldu diye verir mi, bunları bilemeyiz.
-Önceki senelerdeki organizasyonalar göre içlerinde hangisi daha başarılı? Yunanistan mı, Bulgar veya Romen mi?
Diğerlerine gitmedim ama Yunanistan tabii ki.. Ama biz de çok altında kalmayacağız.
-Challenge’de farklı bir rüzgar yakaladınız. Burada da benzer başarı kapıda mı?
Burada hedef daha büyük, Challenge keyifli bir organizasyon ama sonunda kendi içinde ve kulüp bazında..
-Challenge denilince akla hemen isoff geliyor..
Zaten ilk çıkıştaki hedefimiz buydu. Türkiye Şampiyonası’nın bir çıkmazda olduğunu gördük, bugün Federasyon da bizim doğru gördüğümüzü telaffuz ediyor. Artık bu işte vizyon Baja deniyor ve bu yüzden bize bu konuda çok destek veriyorlar. İki kapı arasından geçerek yarışmanın kendi içinde sıkıntıları var ama aşılamıyor. Yıllarca denedik, insanlar rahatsız.
-Bu tarz yarışlar, sence, Türkiye’de yarışçı potansiyelini arttırabilir mi?
Kesinlikle arttırır. Çünkü insanlar artık Avrupa’yı yakalamak istiyor. Biraz imkânı olanlar çıkıp yurt dışında yarışmak istiyor, neden? Kendi aramızda değil de biraz dışarıda kendilerini test etmek istiyorlar. İnsanın hedefi hep daha ileride olmak. Ralliart’ın arabası 8 numara, senin 9 numara start alıyor olmam bu işi yapan bir insan için önemli bir şey. Arkandan Ralliart’ın bir başka pilotunun geliyor olması da başka bir heyecan.
-Diğer yarışlara göre bizim yarışın artı veya eksisi var mı?
Organizasyon olarak çok eskide kalmayacağımızı düşünüyoruz. İki yıldır yarışıyorum, Yunanistan’ın da doğası çok güzel. Gerçekten tam Baja’ya uygun etaplar. Biz de çok aşağıda kalmayacağımızı umuyoruz ama ilk yıl yaşayınca daha iyi anlayabileceğiz. Belki bazı değişiklikler yapmamız gerekecek ve bunları yaşayarak göreceğiz. Aslında ilk yıl, bizim için de iyi bir sınav.  Doğru başarabilirsek bazı şeyler daha bir yerli yerine oturacak.
-Baja başarılı olursa, Challenge gölgede kalır mı?
Yok, challenge biz bize bir şey, Avrupa ayağı olmaz. Sonuçta Baja senede bir kez, Challenge üç yarış. Buna girmeyeyim de Baja’ya gireyim denileceğini sanmıyorum.
-Challenge’ı 5’den 3’e düşürdüğünüzde, üyeniz ve sporcularınızdan eleştiri aldınız mı?
Söyleyenler oldu ama, biz de Baja’yı anlattık; burada çok efor harcayacağımızı, çok ciddi vakit ayıracağımızı söyledik. Challenge’ı bu yıl mecburen 3 yarışa indirdik. Ayrıca, bizim Baja’nın ufak bir versiyonunu İstanbul Park 3 yarış olarak yapacak. Onlar 100’er km yapacaklar, bizimkisi 3 gün boyunca toplam 800 km. Sonuçta offroadda yön bu tarafa doğru gidiyor. Yeteri kadar da yarış olacağından insanların sıkılmaya vakitleri olmayacak. Bir de şekiller değişiyor, insanlar kendi yönlerini buluyorlar.
-Ulusalcılar Baja’ya yönelebilir mi?
Bu bir tercih. Eskiden bir araban vardı, yarış ta bir taneydi. Ormandan çıkıp kapılıya girdiğinde araba bir taneydi. Şimdi imkânlar değişti, iki aracı olan bile var. İnsanlar kendilerine daha yakın olan formatı bulacaklardır.
-Baja’da, Challenge gibi havuç var mı? Ödül anlamında..
Şu an için yok ama sponsor görüşmelerinden sonra olabilir, Yine de ben şahsen bunun çok da sevimli olamayacağını düşünüyorum. Avrupa’dan gelenler için 10 lira ödül çok geçerli olmayabilir, belki farklı bir şeyler koyabiliriz.
-Mesela?
Katılım ücreti olabilir, mesela..
-Yarışın ekranlardan yayını olacak mı?
8’nci Etap’la anlaştık, canlı değil ama üç gün boyunca kamera ve dronlarla çekim yapılacak. Tanıtım filmleri çektiler, onları da kendi kanalında ara ara girecekler. Ama evet, canlı yayın olmayacak. Aslında çok da canlı yayına müsait bir format ta değil, sadece yapacağımız süper stage olabilir. Çanakkale’nin içinde tam merkezde, olacak. Kipa’nın arkasındaki arazi olarak görülüyor. Dört gün boyunca üç kez geçilecek. İki etap orman, ardından seyirci geçilecek.
-Bu yıl yarışacak mısın?
Yeni bir araba aldım, buggy. Nisan sonunda geliyor. İlkine yetişmeyecek olsa da, İstanbul Park’ın yapacağı Baja yarışlarının ikincisine girerim. Süspansiyonu ve gücü daha farklı, yeni spec bir araç.
Aydın Hoşgör | Ralli Ajansı, İstanbul

Son 70 haber

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top