Jeep ile doğa bir başka güzel…
Yaklaşık 40 sene önceydi. Willys M38-A1 ile ilk aşkı yaşamıştım!
Çift akülü, ayaktan marşlı, altılı kadranlı, arazi şanzımanlı idi.
1992’de CamelTrophy anlaşması gereği İngiltere’deydim.
Land Rover fabrikasında off-road kursu görüp ilk bazımı aldım.
Bu arada, 60’lık eğitmenimden off-road’un bir rally olmadığını öğrendim!
Unutulmaz bir deneyim ve günlerdi…
2003’te Köprülü Kanyon’da Jeep’in tüm ürünlerini kullanma şansım oldu.
Trophy Şampiyonu IanDuncan ile günlerce dere yataklarında sürdük…
Gönlüm Jeep Wrangler’da ama başarı Grand Cherokee’deydi.
Aşkı tazelemiş şehre dönünce yine her şey unutuldu.
Ta ki geçen gün cennet bir köşeden davet alana dek.
Eski günlerin de anısına havalanıp gittim adeta…
İlk günkü gibi göz göze geldik. Ön ızgara ve farlar aynıydı…
Fakaat, mat siyah dodiklerle artık daha sexy idi…
Evet, Jeep WranglerRubicon’dan bahsediyorum. 2.8 Long.
Heyecanla kısa kapısını aralayıp içine atladım.
Basık tavan ve dar yan ve ön camlar beni rahatsız etmedi…
Bu kasanın da yakışanı zaten buydu.
Direksiyon çapı ile kadran dizaynı nefis oturmuştu. Beğendim.
İlk sürprizi marşa basıp, vitesi takınca yaşadım.
Motorum dizel, vitesim otomatikti…
Geleneksel V8 benzinli değildi artık.
İlginç olan, vites sadece D konumuna izin veriyordu?
Yola çıkınca neden D ile kısıtlandığımı düşündüm hep?
Parkur asfalttan toprağa sapınca da gerçekleri anlamaya başladım.
Koca Rubicon, toprakta gayet çevik ve kolay kullanım sundu.
Amma, patikalara gelince asıl vasfı ortaya çıktı.
Arkadan itişin bittiği yerde, arazi şanzımanını 4 L konumuna aldım.
İlk kullanan ben olduğumdan, vites kolu çok sertti.
İlk kayalarda, önce arka, sonra orta diferansiyelin kilitlenip…
2000 d/d den taviz vermeden ilerlediğimi gördüm.
460 Newton tork motoru kusursuz kılmıştı.
Çok hoşuma gitti, devirsiz ilerlemek ama, daha zorda ne olacaktı?
Sonunda iri kayalıklara da ulaştım.
Ayağımı hiç kaldırmadım ve…
Ön diferansiyel, çok kısa süren karar anından sonra…
Kendini kilitleyip, iri kayaları da aştı.
Çok keyiflenmiştim, çok.
Tüm gün bu ve benzeri alanlarda dolaşmak iyi gelmişti.
Ne 100 km. de 16 ltr. yakış, ne de 300 küsür binlik Türkiye fiyatı umurumda oldu.
Doğanın tadını çıkarırken hep aklımda Murat Okçuoğlu vardı.
Amerika’da kilitli diferansiyelin mucidi de kralı da O’ydu.
Sağol be dostum, iyi işler başarmışsın.
Sefamız oldu.
Son Yorumlar