“Haydar Bey” bari sen söyleme…
Son yazılarım çok ses getirdi çok.
Beni okuyan, izleyen dostlarıma…
Tekrar, tekrar teşekkür ederim.
Beni arayanlar arasında bir de…
İlginç isim vardı. Yağ firmasından.
Fikren Mutlu olan bu arkadaşımız…
Bana neler olduğunu sordu.
Yazım açıktı ama, baştan anlattım.
Üç kere bana ”Haklısın” dedi.
O kadar.
Ama asıl ilginç olan ise…
Bir basın bülteniydi.
Ünlü bir takım yollatmış bülteni…
Yazan acemi diyor ki;
Takım gecesini biz aile içinde yaptık.
Olabilir. Seçenek sizindir.
Amma…
Genel Müdür diyor ki, o bültende…
”Basın bu takımın bir parçasıdır…”
Tekrar, tekrer okudum. Cümle bu.
Bu ne yaman çelişkidir anlayamadım?
Yarış takımı basını çağırmıyor gecesine…
Sponsor firmanın genel müdürü ise…
Basın, bu takımın bir elemanı,diyor?
Haydar Bey, sayın genel müdürüm…
Adam, 40 yıllık dostunu, tarihçisini…
Köşe yazarını, arayıp yeni yılını kutlamazken…
Sen hayal mi görüyorsun nedir?..
Bir deyim vardır…
”Oğlan almış oyuna, çoban dalmış koyuna”
Vaziyet anladığım kadarı ile böyle.
Ama şanlı takımımız tercihini kullandı.
Basınsız başa koşmak istiyor anlaşılan.
Bize de bu karara saygı duymak düşer.
hocam bırak yaa hangisi dürüst ki ?
Düşmanından çok dostundan sakın ! Çünkü dostluk biterse, sana nasıl zarar verebileceğini en iyi bilen dostundur…( BOB MARLEY )