Ümit, neden kaybetti?

LOGO-AHOSGOR-150Önce, startta geç kaldı.
Ziyaretlerde gecikti.
Kulüplere gittiğinde..
Çoğunun rengi belliydi.
Çevirebileceğini düşündü.
Ama zaman yetmedi.
İletişimde eksik kaldı.
Rakibi sosyal medyayı tam kullanırken..
Ümit’in kullanımı kısıtlıydı…
Bunda, ‘sıfır hata’ modu çok etkendi.
Ekibinden kimse, kendisinden onay almadan..
O’nun adına adım atamadı..
Paylaşamadı, yansıtamadı.
Onaylandığında da vakit çok geçmişti.
Tüm seçim çalışmalarını 3 kişilik ekibi ile yaptı.
Eski bir bakanın danışmanı ile PR ve sosyal medya sorumluları..
Bu ekip, nereye gitse hep yanında oldular.
Yazdılar, çektiler ama yayında çok eksik kaldılar.
Ümit, zaten yoğun ötesi olan günlük programında..
Ekipten gelen önerilere onay vermekte gecikti.
Son haftanın ikinci yarısında..
İstanbul’dan Gökhan Telkenar katıldı ekibe..
Hem medyadaki ilişkilerini koydu ortaya..
Ve hem de tecrübelerini paylaştı, ekip ve Ümit ile.
Ama bunda bile geç kalınmıştı.
Ümit’in dezavantajları da rakip tarafından iyi kullanıldı.
Öncelikle “yarışıyordu”, neyse ki bundan vazgeçirildi.
Pist işletiyordu, eleştiriler artınca dedi ki;
“Başkan olursam pisti federasyon bünyesine alacağım”
Yaygın görüşe göre, Ümit, hükümete yakındı.
Bu bilinmez bir şey değildi, fakat çift tarafı sivri bir bıçaktı.
Devletin federasyona bakışını tepetaklak edebilirdi şüphesiz..
Birçok kimse için de devlete yakın olmak, puan kaybettirdi.
Rakibin kemikleşen desteğini kırmak adına adımlar atılmadı.
Oy potansiyeli yüksek offroad ile yeterince diyalog kurulamadı.
Bu kesimdeki “abi” hassasiyetinin önüne geçilemedi.
Son gün açıklamasına dahil ettiği, seçim konuşmasına da kattığı..
MEB ile çocuklara yönelik projesi vakitlice anlatılamadı.
Hep tetikteydi ve tedirgindi. Ankara’dan haber bekler göründü.
Genel Kurul konuşmasında da tutuktu, konuları bağlamada zorlandı.
Okumak yerine spontane konuşmayı tercih etti ama ters tepti.
Önceki söylemlerinin aksine, delegasyona mesajlarını veremedi.
Yönetim Kurulu konusunda da hem çok zorlandı ve hem de..
Çok zaman kaybetti. Rakip YK vakitlice açıklandı kamuoyuna..
İyi de aktarıldı, Ümit ise son gün sabahı, listesini ancak tamamladı.
Yine son gün, genel kurul sabahı saat 4’te..
Üç kulübün oylarının kendisinden gitmesine engel olamadı.
‘Ankara’ olarak takımlanan biri, Ümit’in iki kolunu birden kırdı.
Hem Ercan Kazaz ve hem Tansu Uzun son anda YK’dan  çıkarıldılar.
Ki, Ercan adaylıktan vazgeçip ittifak yapmıştı.
Tansu Uzun da seçim öncesi offroadda çalıştı.
25-30 oyluk bu değişim, dengeyi tümden bozdu, iş farka gitti.
Kendisini yolun başında destekleyen muhalefet, seçime gelmedi.
Değil Bakan, Spor Genel Müdürü dahi oy kullanmaya gelmediler.
Divan’ın seçimi 1.5 saatle sınırlayan kararına itiraz edilmedi.
Sandıklar, statüde yazılan zamandan önde kapandı.
Oy kullanmayan 28 delege için, son dakika planları da yoktu.
Seçim öncesi verdiği yemek, beklenenden düşük kaldı.
Sebepleri sorgulanmadı, karşı önlemler alınmadı.
Rakibin yemeği sayıca daha fazlaydı, ki bu da gösterge oldu.
YK için son anda atılan çiziklerin yeri doldurulamadı.
Reklam filmini çeken ajansın sahibesinin adı, listeye yazıldı.
Eski Bossek Başkanı Raşit Barışıcı son sabah listeye alındı.
Listesindeki isimler, delegasyonca tanınmadılar.
Rakibin kadrosu hep birlikte salonda gövde gösterisi yaptı,
Ümit’in yanında ise kimse görünmedi.
Olması gerekenler de aynı sabah listeden çizik yemişlerdi..
Listesinin en güçlü üyesi, Selim Özgörkey de salonda yoktu.
Şüphesiz beklemiyordu yenilgiyi ve hatta fark yemeyi.
Sakin karşılar göründü ama içten darbe aldı, buruldu.
“Nasip”, dedi, “demek ki bu yıl da yarışacağız” diye ekledi.
Kendisi de lobide itiraf etti ki, “geç kalınmıştı”..
10 Ay sonra rövanşa soyunur mu, bilinmez..
Ama bu yarış Ümit’e paha biçilmez tecrübe kazandırdı.
Son konuşmasında, “yeni insanlar ve dostlar kazandıklarını”..
“Kardeşlik içeirisinde bir mücadele olduğunu” söyledi.

Son 70 haber

2 Yorum - “Ümit, neden kaybetti?”

  1. Sayın Hosgör bunlar hep işin manası vede teferruatı, zaten tezgah çoktan kurulmuş ve işletilmiş anlaşılan, erken kalksan ne olur, gec çıksan ne olur ama bu iş yıne toslar görürüz hep birikte.

  2. Sayın yazar bir de biz yazalım kim neden kaybetti neden kazandı.
    Gerçi genel olarak sonuca baktığımızda bu seçimin spor adına bir çok kazanımı oldu.
    İlk olarak geçmişte yaşanan bel altı seviyesiz bir seçim ortamı yaşanmadı.
    Çünkü karşımızda hırsları için değil spor adına yarışan 2 kaliteli aday vardı.

    Yazınızdaki başlıklarla cevap vermek isterim.
    Öncelikli olarak gerek Serkan bey gerek Ülkü bey ziyaretlerde bir gecikme yaşamadı.
    Ülkü bey ziyaretlerinde gayet etkin ve başarılı bir izlenim bıraktı.
    Ancak size daha önce bir yorum dada yazdığım gibi burada asıl etken ne sosyal medyayı etkin kullanılmış olması nede kulüplere yapılan ziyaretler birinin diğerinden öne geçmesine ciddi bir avantaj olmuştur.
    Kabul edersiniz ki seçimlerde offroad kulüpleri artık belirleyici bir unsur seçimlerde bunu etkin kullanabilen kendini bu kulüplere iyi ifade edebilen ve onların desteğini alabilen aday ciddi bir avantaj kazanmış olur.
    Serkan bey bu süreci iyi yürüttü.
    Ve belki de en önemlisi benim hepp savunduğum rallici –offradcu ayrımı yapmak yerine tüm branşları bir arada bir şölen olarak gerçekleştirme fikrini en iyi anlatan oldu.
    Yani sporda birliktelikten fayda sağlanacağını
    Ama Sayın Ülkü de aslında bu konuda kendisine bu hususta öne geçirebileceğini düşündüğü eski Asbaşkan Tansu UZUN la adaylık başvurusu yaparak aslında tam tersine bunun kendisine bir antipati olarak döneceğini hesap edemedi ,geçmişte sporu soktukları çıkmaz,koltuk için yapılan seviyesiz tartışmaların tarafları olan bu insanları artık camia içinde istemiyorduÜlkü bey ,seçim günü fark edip yönetim dışı bıraktığında da artık çok geçti.
    Bir kere şunu artık görmek ve anlamak gerekiyor kimse artık geçmişin kalıntılarıyla bu yolda beraber yürümek istemiyor, hep sporu geçmişte yaşanan basit seviyesiz kavgalardan hem de aynı insanların tekrar tekrar o koltuk kavgaları ve hırslarından sporu getirdikleri seviyesizliklerinden sıkıldı.
    Denenmişlerin tekrar denenmesinin bir faydası da yoktu.
    İşte bu bıkmışlık ve öfke Ülkü beyin yanında hareket ettiği düşünülen bu 2 eski yöneticiye olan antipati sonuç olarak Ülkü beye patladı.
    Şimdi diyeceksiniz ki Serkan beyle de eski bir yönetici beraber yollardaydı, işte kaçırdığınız da bu.
    Siz de diyorsunuz ya abi faktörü, diğerlerinin abi olarak görülmediği bir ortamda bu şahsa gösterilen sevgi ve saygının sebeplerini iyi anlamak lazım.
    Neden mi kulüpler biliyor ki o şahıs federasyonun değil kendi maaşıyla cebinden harcayarak aylarca kulüplerin her şeyine koştu, onların iyi veya kötü her anında hastalığında cenazesinde her şeyin de vardı yönetimdeyken de ayrıldığında da öncesinde de sizin sandığınız gibi öyle federasyon bütçesiyle de değil yada bir pistin sahibinin desteğiyle de değil yeri geldi cebindeki son kuruşu harcayıp hatta kredi çekerek bu yol masraflarını karşıladı ama bir taneniz bile bunu bilmez. Bilmediğiniz içinde o abi denen ifadeyi basit bir kalıbın içine sığdırmak işin kolayı zor olan abi,dost kardeş olmakta harcanan emeğin ne ifade ettiğini bilmektir.
    Evet Serkan yazıcı bu desteği yanına alarak belki de çok iyi bir strateji ile 1-0 önde başladı yarışa. Üstelik yanında yola çıktığı insanın bunu koltuk için değil, arkadaş olarak ve onu hiç bir şekilde yolda bırakmayacağını bilerek.
    Kendini iyi ifade etti ,erken yönetim açıklaması dedikoduların önüne geçti etkin heyecanlı, enerjik yapısı bu spora fayda getireceği izlenimini beraberinde getirdi, umarım heyecanından da bir şey kaybetmeden başarılı olur.
    Ama bu diğer adayın daha başarısız yada bu spora katkı sağlamayacağı fikri oluşturmasın Serkan bey kadar eminiz ki Ülkü bey de başarılı ve iyi bir başkan potansiyeli ancak..
    Sayın Ülkü ziyaretlerinde çok etkin bir dil ve anlatımla kendini ifade etmesine rağmen diğer tarafta arkadan Tansu UZUN ve Ercan Kazas a karşı oluşan tepkiden bir haber çıktı camianın karşısına özellikle de offrad camiası bu 2 isme karşı çok soğuktu. , ve başvuruda da aynı karedeki görüntü ajansınıza düştüğünde buna tepki olarak bir çok kulübün erken deklarasyon yaparak koydu tepkisini.
    Bunda yönetim kurulunun bu şahısların olmadığı isimlerden oluşan bir listeyle delegasyonuna önceden açıklamak gibi bir hareketi de belki seçim kaygısıyla son güne bırakmış olması aslında almayı düşündüğü bu desteğin hiç olmadığının görülmesini geciktirdi.
    Öyle ya seçim günü değil de bir kaç gün önce yönetimi açıklamış olsaydı bu iki zatın seçim günü her ne kadar karşılık bulmasa da( bu konuda Serkan beyin tavrını da taktirle karşılamak lazım) diğer adayın yanına gitme karşılığı koltuk kapma çabalarına daha erken şahit olacaktı kendilerini yönetimde olmayınca yarı yolda bırakacağını hem daha erken görmüş olacak belki de sırf bu yüzden kaybettiği oylar bu kadar çoğalmayacaktı. Ülkü bey kişiliği gereği bu tür bir duruma iyi niyeti bu tür alengirli işleri bilmemesi nedeniyle maalesef kötü bir tecrübeyle bunlara şahit olmak zorunda kaldığı için üzgünüz ama koltuk hırsı da böyle bir şey.

    Sonuç olarak aslında bu Ülkü bey gibi değerli bir insan ,tatsız ama hayırlı bir tecrübe oldu.
    Spor açısından ise büyük bir kazanım.
    Belki bu seçim sayesinde koltuk uğruna yola çıktıklarını bile satmaktan imtina etmeyen insanların gerçek yüzleri ortaya çıktığı için tamamen tasfiye olurlar
    İnsanların artık bu ittifaklara arka kapıda pazarlıklara ve koltuk sevdalılarına tavırlarının açık olarak ifade edildiği bir seçim oldu.
    Ülkü beyi için kaybedilen bir şey de yok aslında, gerek offrad gerekse diğer branşlar açısından onun saygınlığı ve kaitesi de tartışılmaz her iki adayda bu spor için büyük bir artı değer.
    Sadece sayın Ülkü tercihlerinde iyi niyetle yaptığı hataların farkına vararak ileride daha faydalı olacak bir kadro ile delegasyonun önüne gelecektir.
    Bu süreçte Serkan beye desteğini açıklaması bile artık camiada kavgaların olmadığı bir ortamın oluşmasına zemin açtı.
    Kim bilir Ülkü Serkan işbirliği sporu hiç olmadığı bir seviyeye getirecek bir ortam yaratacaktır.
    Bence kaybedenler sporda kavga ortamı yaratan seçim sonrası kaos beklentisi olan koltuk sevdalısı bir kesim.

    Kazanan sporda uzlaşmacı beyefendi, beraber hareket edebilen yeni yüzler.
    Serkan Yazıcı ve Ümit ÜLKÜ sporda kazana taraftaki yüzün ifadesi o yüzden artık kim kaybetti kim kazandı tarzı yazıların bir anlamı da yok sayın yazar.
    Kaybedenleri hepimiz tarihin tozlu sayfalarına koyduk bundan sonra kazanımlar ne ona bakalım.
    Bu seçimin kaybedeni yok.

Yoruma kapalı

Arşiv

Go To Top