Ümit
Tam da, ‘hakkında’ yazı yazmak..
İçin başlık düşünüyordum ki..
İzmir Park’taki yarış haftasında..
Kendi başlığını kendi attı;
“Dört dörtlük adam”..
Bana da uyarlaması kaldı.
Hafta sonu yapılan dört yarışta da..
Dört birincilik aldı, kupaları topladı.
Şüphesiz bu başlığı da hak etti, fakat..
Anladığınız manada da öyle biri zaten!
İşi adamı, aile babası, yönetici, şampiyon..
Dördünde de çizgi üstü başarılı.
Pistte 4 kez, tırmanmada 2 kez..
Kariyerindeki şampiyonlukların sayısı..
İşletmede başarılı, İzmir Park canlı örnek..
Yöneticilikte başarılı, Musiad Başkanlığı örnek..
Özelinde başarılı; ailesi etrafında dört dönüyor.
Paye’leri taç’landırmak adına, Başkan olmak ister.
Bunda başarısını ise 5 Aralık’ta göreceğiz.
İzmir’de geçirdiğim son üç günün ikincisinde..
Sohbet fırsatı bulabildik. Tabii yine çoğu ‘off the record’..
Ama yine ben, şimdi, kişisel izlenimlerimi yazıyorum..
Öncelikle, evet, Başkan olmayı çok istiyor ama..
Olmazsa da fark etmeyecek, her daim sporun içinde kalacak.
İkincisi, ki zaten öyleydi ama şimdi daha fazla, “dikkatli!”
Her şeyi mutlaka kontrol etmek istiyor. Amacı, ‘sıfır’ hata!
Fakat, her şey kendisine baktığında, nereye kadar dayanacak?
Müsiad’taki çağrı kodu ‘Başkan’..
Spora kazandırdığı kişiler ise, O’na, Kaptan diyor..
İzmirli sporcular için de yeri çok farklı..
Yeni birilerini daha spora çekmek adına..
Kendi, oğlu, ekibi herkes çalışıyor.
İzmir’in iş adamlarına bu sporu sevdirme telaşındalar..
Ne kadar başarırlarsa, o kadar çok sporcu çıkarabilecek..
Ajans ve dergi olarak, her üç adaya da aynı mesafedeyiz..
Fakat, Serkan bir adım önde görünüyor.. Neden?
Çünkü, Serkan hem konuşuyor ve hem de serbestlik veriyor.
Misal, anlatımlarından bir çoğunu sizlerle de paylaştım.
Serkan, ‘ne istersen yazabilirsin’ düzleminde iken..
Ümit’in tercihi farklı; kontrollü konuşma istiyor.
Serkan, “eleştirebilirsin de” dedi, ben de yüzüne dedim ki..
“Bulursam eleştirecek bir durum, bil ki o dakika yazarım!”
Bir diğeri, yani çekingen adayımız, Ercan da son gün de..
Dökecek eteğindeki taşları.. Çünkü, şimdilerde..
Böbreklerindeki taşları dökmekle meşgul!
Ama yattığı yerden dahi konulara yakın takipte..
Çok geçmiş olsun demek isterim öncelikle..
Ve de, tez vakit sağlığına kavuşmasını da dilerim.
Konumuz Ümit, fakat böyle ara girişler olabilir her zaman..
Dönüyorum, Ümit’e.. Dedim ya, az da olsa sohbet ettik diye..
3-5 kritik not aldım kafamda, fakat yüzde 100 zikretmeyeceğim.
Kimsenin planlarını bozmak istemem. Vakti geldiğinde nasılsa..
Hepsi ve yine sadece ajansta yer alacaktır.
Ümit’e iki damar konu sordum, haliyle..
Bir; kadrosu.. Ki, O da belirlemiş ve halleri vakitleri yerinde..
İsmini telaffuz ettiği birinin de fazladan artısı, sporun içinden olması..
Varlıklı, spora katkı sağlayacak insan bulmakta nasılsa hünerliler..
Yeni, işadamı ve istekli isimler bulmada zorlanmayacaktır elbette..
İki; “bütçe!” Parasal kaynakları nedir?
İki kaynak telaffuz etti, ki eğer olursa, olmayacak gibi değil!
Üstelik, bu kaynaklardan birinde bir koltukta da O var..
Yani, musluğun vanası elinde. Niye akıtmasın ki bu spora?
Üstelik, Ankara bağlantıları ile de, ‘kapatılan’ musluğu da akıtacaktır!
Yani, nasıl ki Serkan için kaynak konusu sorun olmayacaksa..
Aynı şekilde Ümit te parasal konuda zorlanmayacaktır.
Ercan’a henüz bunları net soramadım, fakat zaten O da konuya çok yakın..
Federasyonun aslında ciddi bir borç yükü olduğunu söylemler..
Ben ‘şeffaf’ tabloları anımsattığımda, ‘işin aslı’ diye..
Yüklü federal borcu yineler.
Serkan, uzun röportajında vurguladı; ‘ilk işim olacak’ diye..
“Federasyonu önce borçlarından kurtaracağım”..
Ötesini de sormamıştım. Ağa’nın eli tutulmaz derler..
Ümit’in, özellikle İzmir kaynaklı iki bütçe destek noktasını çok önemsedim.
Duyar bilirdim benzerlerini ama bu kadar el uzatma mesafesinde sanmazdım.
İnşallah ve daha da fazlası olur. Spor, borç illetinden ivedilikle kurtulur.
Ama burada yazıyor ve altını çiziyorum ki..
Spora Başkan olacak her kimse, öncelikle gençlere olan borcu kapamalı.
Bunu savsaklayanın peşinde olmayı sürdürürüm, peşinen belirtiyorum.
Ümit, hafta sonu pistte saat 9-18 arası non-stop mesaideydi.
Kah tulum giydi geçti direksiyona. Kah takım elbisesi ile dolandı ortalıkta..
Herkese ev sahibi, müstakbel Başkan, kendi ile barışık sporcu gibi davrandı.
Herkesi karşıladı, ‘hoş geldiniz’ dedi;
İsteyen herkesle fotoğraf çektirdi, hatır sordu.
Yeri geldi, sporcu arkadaşları arasındaki rekabetin alevlenmesini söndürdü!
Gönül aldı, sırt sıvazladı, çözüm üretti, akil adam gibi sözünü dinletti.
Bence, bir konuda daha söz vermeli; ki, bir kısmı için zaten açıklamıştı..
Başkan olacak insan, aynı anda sporcu olmaz, olamaz, olmamalı..
Ümit, ulusal defterini kapacağını ve sporcusu ile rekabete girmeyeceğini..
Daha önceki yazımlarımda belirttiğim gibi, açıkla söyledi..
Fakat, sınır ötesi için aynı konuşmadı, yani yarış kapısını açık tuttu.
Kendinde sporcu ruhu ve aşkı, hala canlı görüyorsa eğer, öyle de kalmalı..
Yani yarışmayı sürdürmeli ama bu durumda da Başkan şapkası takmamalı.
Yurt içerisinde, kendi sporcu ile rekabet etmesi nasıl etik olmayacaksa..
Federasyon başkanı olarak dışarıda da boy göstermesi o derece yanlış olur.
Şahsen, Federasyon Başkanı’nın ‘geçen’ olması kadar ‘geçilen’ biri olma ihtimali..
Beni fazlasıyla rahatsız eder. Kendisini de rahatsız etmeli. Çünkü;
Federasyon Başkanlığı hepimiz için onursal bir makam.
O görevi üstlenecek kişi, bazı şeylerden arındırmalı kendisini.
Bu, suistimal olur, bencillik olur, hırs olur, adamsendecilik olur..
Hem başkan ve hem sporcu, hiçbir şart ta olamaz, olmamalı.
Umarım bu uyarı kulak arkası edilmez. Çünkü;
Sporun duayen başkanı ile çok yıllar önce az kapışmadık..
Değil kendisi, birinci dereceden yakınları için yazdıklarım..
O dönemde de çok ses getirmişti, yine getirir. Dikkat ermekte fayda var.
Seçime 26 gün kaldı. Seçim yazılarım sürecek.
Herkese iyi haftalar..
Son Yorumlar