Direktör
Geçtiğimiz Pazar (4 Ekim)..
Park’tan dünyanın krosu geçti.
Ralliden sonra krosda da dünya idolü olan..
‘Altın saçlı adam’ için dahi..
Bu kros, yerinde izlenmeliydi.
Tampon tampona olan mücadeleler de..
Bu seyirin cabası olurdu, keyfe keyif katardı.
Bu kez mazeretim olamazdı;
Federasyon, üstüne yarış bindirmemişti.
Ama ayağım yine çekmedi, Park’a gitmedim.
Gitmediğim gibi, TV başına da çöreklenmedim.
Oysa geçen yıl, en azından ekranda izlemiştim.
Bugün, krosun fotoğraflarını dikkatlice inceleyince, anladım ki..
Benim gibi gitmeyenler, yine, çoğunlukta kalmışız.
Hadi ben münafıkım..
Ardımdan yine face’lerinizde döktürebilirsiniz..
Ama sanal öfkeleriniz..
O tribünleri de sanal doldurmaya yetecek mi?
*****
Geçen yıl var mıydı bilmiyorum; organizasyonun bu yıl tek artısı;
İstanbul’un birçok yerinden, belediye otobüsleri ring yapacaklardı.
Buna yönelik anonsları okudum ama otobüsler kalktı mı, bilmiyorum?
Kalktıysa eğer, içlerinde kaç kişi vardı?
Fotoğraflar, gerçeğin aynasıdır, yalan söylemezler..
“Filan tribünün falan açısından bakılınca..”
Diye cümleler de kurmazlar, ne varsa, onu gösterirler.
Gördüğüm; tribünler, geçen yıldan çok çok azdı.
Ne oldu da, daha da azaldı seyirci? Bunu iyi tahlil etmek lazım.
Şehrin birkaç billboardunda ve bir kaç elektrik direğinde afişe etmek..
Demek ki yeterli gelmiyor. Ama maşallah, VİP’i, yükünü almış gördüm.
Bizim Nurican yazdı, resmetti, ajansta yayınladık.
VİP’de çok tanıdık simalar takıldı gözüme.
Fakat, ‘halk’ yoktu. Tribünler de, çimenler de bomboştu.
Haliyle, ulusal medya da yoktu. Ki, gazete ve tv’lerin..
Spor haberlerinde dahi gözüme takılmadı haberleri..
Halkın olmadığı yerde, medyanın olmayacağını kaç kez yazdım?
Bizler, ajans ve dergi dahil, aslında medya olarak sayılmamalıyız.
Çünkü bu, bizim işimiz. Yani, ihtisasız, halk olmasa da bizim orada olmamız şart.
Ama ulusal medya, bakıyor; seyircisi var mı? Yeteri kadar ilgi alaka topluyor mu?
Haber yapsam kaç kişi okuyacak? Gazeteye ekrana okuyucu çekecek mi?
Bir de tabi, reklam havuzuna bakıyor, su dökeni var mı diye.
Bunlar olmayınca, vip’in dolması medya için yetmiyor.
Tribünlerde seyirci olmayınca gelmiyor, izlemiyor.
*****
Merak ediyorum; bu yarışta, kaç tane ‘biletli’ tribün seyircisi vardı?
Varsa eğer, bu seyirciden kaç lira hasılat toplandı? Atılan taş, kurbağayı ürkütmeye değdi mi?
Oysa, yine yazdım çokça, tribünleri beleş yapsanız ne olur? diye..
F1 de bu yüzden Park’tan gitmedi mi?
Nedenlerinden biri de; “Tribünlerdeki seyircisizlik” değil miydi?
Takımlar “seyirci isteriz” diye tutturdu, Bernie de aldığı parayı beğenmeyip..
Topladı sirkini, daha çok para verilen uzak doğulara götürdü.
Devletin 13 küsur milyon lira bahşetmesi dahi yetmedi, yetmezdi de.
Tribünden hasılat beklemek yerine, seyirci yarışa bedava davet edilseydi..
Zaten, otobüs hatlarını koydurmuşsun, arabasız gelmek isteyenlere..
‘Yol ve tribün bizden, seyretmek sizden’ sloganı da benden olsun!
Bence, pazar günü var olandan çok çok fazla insan gelirdi, emin olun.
Otomobil kültürü eksiğimizi, ancak böyle promolarla giderebiliriz, belki..
Sade kros değil, tüm yarışlar için seyirci çekmenin yolu tez vakit bulunmalı.
Gerçek seyirci olmayınca, gerçek medya yok, gerçek sponsor yok..
Bu üçlü yoksa, yarışçı da yok, yarış ta. Yeteri kadar gerçek oldu mu?
*****
Aslında, bu yazının içeriğini farklı niyetlenmiştim, yine de kısaca yazayım;
Yarıştan bir hafta önce edinmiştim bilgiyi, ama yazmadım, sormadım..
Kimilerinin keyifleri kaçmasın, rahat bir yarış yaşasınlar diye..
Yarış bittiğine göre, şimdi sorabilirim;
“Rallikrosun, yarışma direktörü son anda değiştirildi mi?
Cevap ‘evet’ ise, ikinci sorum “neden?”
“Son anda değiştirildiği iddia edilen direktör, kimdi?”
“Ve, asıl önemlisi, kimden veto yedi?”
*****
Kros dışı sorularım da var, ama bir sonraki yazıya..
Eğer ki, üstteki sorulara ve seyircisizliğe yanıtlar olursa..
Onları da sizlerle paylaşmak üstüme vazife olur..
Tabii, medeni insanlar, yani adam gibi okuyup yazanlar için geçerli bu.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
180 beygir arabam var hızlı da giderim neye gidip seyredem ki para verip