Düzce’de ürküten takla!
Düzce’de yapılan sezonun üçüncü offroad mücadelesi yarışçıların rekabete, seyircilerin ve medyanın ise görsel ziyafete doyduğu bir yarış oldu. İlk gün dere içinde derin ve bol sularda debelenen araçlar, ikinci gün ise yine derenin yanındaki arazide kapılı etap koştular. 3-4 bin rakamı ile ifade edilen kalabalık bir seyirci kitlesinin izlediği yarışta, offroad’un olmazsa olmazı ‘aksiyon’ ise her iki günde de eksik kalmadı.
Yaşanan dört farklı taklanın içerisinde en ilginci, hiç şüphesiz Hüseyin Memi‘nin etabın 15 numaralı son kapısında attığı üç takla oldu. Cherokee’si ile etabın suni tümseklerinden çoğunlukla ve adeta alçak uçuşla geçen Memi, son tur son kapıdan yüksek çok süratle çıktı, dört tekeri yerden bir hayli havalanan Cherokee’si havada iken de sürücüsünün kontrolünden çıktı. Önce burun üstü çakıldı, ardından tavanı üstüne üç takla attı.
Sağ yanı üstünde kaldığında, görevliler yarışçıları araçtan çıkardılar ve herhangi bir yaralanma olmadığı anlaşıldığında herkes derin bir nefes alındı. Zira, Memi’nin takla atmaya başladığı anda Cherokee’si fly finiş masasına doğru paralel ‘uçuşa geçmişti’ ve yere konduğu yer ise fly ile stop masalarının tam ortası oldu. Yarışın başından beri, fly masasının yeri konusunda tedirgin olan hakemler, Memi’nin Cherokee’sini havada gördükleri an daha geriye kaçarak kendilerini güvenliğe alarak kazanın çok farklı bir boyuta taşınmasını önlemiş oldular.
Taklalar bittiğinde, bu kez sirenler çalıştı ve direktörün anonsu ile olay yerine yönlendirilen ambulans ile itfaiye ve de Dake (Düzce Arama Kurtarma Ekibi) görevlileri, bir yandan araç içindeki ekibe ulaşıp onları güvenli bir şekilde çıkarmaya, diğer yandan da kazayı canlı izleyen seyircileri alandan uzaklaştırmaya çalıştılar. Hüseyin Memi ve kopilotu Şükrü Aslan, yara almadılar ama ciddi şekilde sarsıldılar. Start alanındaki ambulansın doktoru ayak üstü kontrolden sonra tedbir amaçlı hastaneye götürmeyi teklif etti ama Memi bunu istemedi.
Hüseyin Memi’nin, Düzce yarışına damgasını vuran kaza anı, ZK noktasında görevli olan ancak o sırada görevi bittiği için fotoğraf çekmek amacıyla etap içine giren Eray Coşkun’un fotoğraf makinasında ölümsüzleşti. Coşkun, bu anları sadece Ralli Ajansı izleyicileri ile paylaşırken, Memi’nin birkaç tur önce etabın 4 numaralı kapısındaki tümsekten geçişini kareleyen Boloff’tan Fatih İmir‘in fotoğrafı da, Memi’nin performansını gözler önüne serme konusunda önemli bir andı. Fatih İmir ve Eray Coşkun’ın ajansla paylaştıkları fotoğraf karelerine, kaza sonrası ajans kamerasının görüntülerini de ekleyerek fotoğraf galerimizi tamamladık.
Aydın Hoşgör | Ralli ajansı
Hüseyin Memi’ ye her yarışta göstermiş olduğu başarıdan ve bu güzel kareden dolayı çok teşekkür ederim. Çektiğim bu kareye bile çok sevinemedim, sonrasında geçirdiği kaza üzücüydü. Saygılar sunarım..
Ciddi bir kaza atlatıldı. Şimdi bir sorum olacak, dışarıdan bir gözlemci olarak. Olayın tarafı değilim ama gördüğümü de yazmak istiyorum. İkinci gün kapalı park açıldığında, sanırım Adnan Ofluoğlu, ‘araç içerisindeki çekiciyle jantına vurduğu’, yarışa bu sezon katılan sanırım Hüsnü Taylan da ‘kopilotu aracı çıkarmak için kaput menteşesini açtığı için’ yarış ihracı oldular ve bu, teknik kontrol görevlisinin beyanıyla gerçekleşti. Sonuç olarak 2 yarışçının ihracı, Burhan Yiğit ve Zafer Altınışık ikilisine yaradı. Ama bu 2 basit nedenle 2 yarışçıyı ihraç eden ‘teknik kontrol yetkilisi’, kendi görevlilerinin ihtarına rağmen, Burhan Yiğit ve Zafer Altınışık’In ‘kurallara aykırı olarak üzerinde sahte homologe olan kaskları’ görmemezlikten gelerek, teknik kontrolden geçmelerine göz yumarak, bir fiyaskoya imza atmıştır. Ya o kazayı bu 2 kaskla, o arkadaşlar yapsa ve kasklardan dolayı başlarına bir şey gelse, ne olurdu? Şimdi o teknik sorumlu, “ben kuralları ‘sıfır’ uygularım” deyip, Adnan Ofluoğlu’na böbürlenirken, o sahte hologramlı kasklara neden izin verdiğini bir açıklasın bakalım, merakla bekliyoruz! Biliyorum ki o 2 ihraç olan arkadaş, bu durumdan haberdar değiller ama maalesef durum böyle.
Medya için çok güzel görüntüler çıkmış ama… Ama ama… İşte ama deyince bu kaza içinde çok şeyler barındırıyor. Bu kaza nedeniyle bir sorum organizasyonu organize eden DOSOD kulübüne olacak. Yarış başından beri uyarılmasına rağmen, yetkiler FF noktasının güvenliği için neden bir şeyler yapmadı? Ya araç bir takla daha atsaydı, FF görevlileri veya seyircilere doğru gitseydi, bunun sorumluluğunu kim alabilirdi? Ya da etap içindeki güvenlik zafiyetinin defalarca yetkilere iletilmesine rağmen, hiç bir önlemin alınmadığını gördük. Önlem alınması için illa bir yaralanma veya can kaybı(?) mı olması gerekli acaba. İyi ki bir yaralanma ve can kaybı olmadı, olmadı ama LÜTFEN aksi durumu da bir düşünmenizi istiyorum!!! Ya olsaydı? Ve bu üzücü ve korkunç kazadan sonra yeni organizasyon yapacak diğer Kulüp ve kulüp yöneticileri; umarım bu kazadan gerekli dersler çıkarılmıştır. Sadece çıkarmalarını umuyorum (?) Saygılarımla…
Öncelikle Hüseyin ve Şükrü kardeşime geçmiş olsun.Allah Hiç bir yarışmacıya kaza bela vermesin.Çok zor şartlarda yarışmalara katılan bizler,maddi manevi yıpranmakla birlikte böyle basit sebeplerden dolayı ihraç olmak istemiyoruz.Kuralları bilmemek bizim eksiğimiz olmakla birlikte,kuralları koyanlar ve uygulayanlar; bence uygunsuz ağır olan kuralları gözden geçirerek yarışmacılarında fikirleri doğrultusunda değişiklikler yapabilirler.biz yarışmacıları ihraç etmek değil yarışmalara devam etme konusunda motive edebilirler.Düzce’de yaşanan en önemli sorun ise;Her ne nedenle olsa bile ihrac olan yarışçılara herhangi bir ihraç tebliği olmaksızın yarışlara devam ettirilmesidir.Her türlü riske açık olan bu yarışlarda İHRAÇ olmamıza rağmen START alarak bu kazaya bizlerde maruz kalabilirdik.Bu durumda bizlere ne açıklama yapılacaktı merak etmekteyim.FEDERASYON yetkililerinden total sorunlarımızı gözden geçirip gerekli düzenlemeleri acil olarak hayata geçirmelerini talep ediyorum.Bundan sonra yapılacak tüm yarışmalarda kazasız belasız entrikasız yarışlar diliyorum.SAYGILARIMLA