Azmi Hocamın savaşçı ruhu..
Kırk yılın başıydı..
Medya sezon kayıtları için gitmiştim.
Federasyondan çıkınca da sahile vurdum.
Hava güzeldi, ben de vitesi boşa atmıştım.
Ailecek, sahilde vakit geçirmekti, niyet.
Beykoz’da, bir cafe restaurantta karar kıldık.
Beykoz Belediyesi işletmesiydi, içkisizdi..
El’alem face’e foto atar, her anını..
Yetmez, selfie moduna geçildi şimdilerde..
Çek kendini, gönder sanal havuza..
Çok nadirdir benim face’te özel paylaşımım..
O gün, tuttu damarım, attım bir foto..
Hanımla kadeh tokuştururken!
Bardağın içi kırmızı, gören şarap sanmıştır..
Oysa, gerçekte ‘vişne suyu’ idi..
Ki, istesek dahi o mekanda içki yoktu!.
Dedim ki ‘bunu paylaşayım’..
Olurdu olmazdı, hanımın muhalefeti, aştım hepsini.
Attım face’in havuzuna.
Bir düzineden fazla ‘beğen’, üç beş te yorum. Biri de;
“Afiyet olsun emektar dostum.. İmza; Azmi Demirel!”
Kaç zaman olmuş görüşmeyeli, iki lafın belini kırmayalı.
Sanalda gezerken, görmüş, bizim fotoya yorum katmış.
İlk an tebessüm sardı yüzümü. ‘Sonra ararım hocamı’dedim.
Ya da, ‘nasılsa pazara Teke’de görüşürüz’ diye düşündüm.
Çünkü, o anlarda aklımda Rally 34 vardı..
Yanımda da eşim ve çocuklarım.
Günü bitirdik keyifle, ertesi gün start için Şile’ye çıktım.
Yoğunluktan unuttum aramayı, hatır sormayı, teşekkür etmeyi..
Startı bitirdik, gece İstanbul’a geri döndüm.
Fotoğraf ve haber yüklemek için geçtim ekran başına..
Face’te ne var diye bakarken, başımdan aşağı kaynar sular..
Aras Dinçer, paylaşmış;
“Azmi abi beyin kanaması geçirmiş durumu kritik..”
Kitlendim o an. Ne düşüneceğimi dahi şaşırdım.
Start haberini nasıl yazdım, fotoları nasıl attım bilemiyorum..
Gece 2 oldu, hala yeni bir şeyler öğrenmek için tarıyorum sanalı.
Sabaha yarış var, Şile bizi bekliyor..
Birkaç saat uyku ve Şile yolları..
O yarış gözüm deklanşörde, aklım Azmi hocamda..
Son durumu acaba nedir?
Yarış bitti, döndük İstanbul’a..
Aras ta ilk iş hastaneye geçmiş.
O’nun paylaşımlarından kritik durumu öğrendik yine.
Geceyarısını geçmişti, Aras aradı, benim cevapsız kalan aramama karşılık..
O anlattı, ben kahroldum..
Azmi hocam, aslında yüksek tansiyon hastasıymış..
Ama bunu çok ta iplemezmiş..
Yüksek tansiyon, beter bir hastalıktır ama..
Hapını eksik etmezsen dokunmaz sana, mezara kadar gelir..
Fakat almazsan hapı, beyin damarlarını sarsar..
Azmi hocamın da durumu bu haller..
Hocam çok ta stres yüklü bir insan..
Elektrik fakültesinde hoca olmak..
Her biri zaptedilmez onlarca, yüzlerce genç dimağ ile uğraşmak..
Üstüne bir de fakülteleri saran siyaset, hiç hocamın işi değil..
Stres, tansiyon elele kolkola, hocam da hapı ihmal edince..
Beyin damarları dayanmamış bu duruma, kanama sarmış.
Bu, kemeri sıkı sıkı bağlamadan veya kask takmadan etaba çıkmak gibi.
Azmi hocam, hayat yarışında kemerleri biraz gevşek sarmış.
Düzenli tansiyon hapı kullansa, kıyısından dahi geçmeyecekti..
Şimdilerde yoğun bakımda savaşıyor.
Eşi, sevgili Zeynep’in dediği gibi, ‘savaşçı ruhu’ var hocamın..
Ki, hem bu ve hem de sağlam bünyesi ile tutunuyor yaşama..
İşin bir de ‘hastane’ tarafı var ki, içler acısı..
‘Nerede yaşıyoruz biz?’, ‘bedava yaşıyoruz biz!’..
Gibi cümleler kurdurtuyor insana.
Azmi hocam beyin kanaması geçirdiğinde en büyük şansı..
Yanında eşi Zeynep’in olması..
Biliyor eşinin tansiyon illetini, bu kez beyne vurduğunu anlıyor..
İlk teşhiş, ilk müdehale çok önemli.
Bir yandan 112 çağırıyor, diğer yandan ilk hamleleri yapıyor..
Ambulans, Maslak Acıbadem’e ‘götüremeyiz’ demiş, kuralen..
En yakın devlet hastanesi, İstinye..
Yolda, telefonla acil doktoruna verilen bilgiler de sağlıklı..
Ona göre bekleniyor acilde, hazırlıklar yapılıyor.
Zeynep, acildeki doktor bayanın doğru ve sağlıklı müdehaleler yaptığı görüşünde.
İlk tetkiklerin sonucu da zaten beyin kanamasını doğruluyor.
Ardından bir telaş sarıyor herkesi; yatıracak ‘yoğun bakım’ lazım..
Ama yok! İstinye’de yok, en yakında yok, az yakında yok..
Hastanelerin yoğun bakımları yoğun bir hallerde, yeni hasta almıyor..
Çok kıymetli zaman fütursuzca akıp giderken, Azmi hocam dayanıyor..
Ta Avcılar’da bir yoğun bakım buluyor ailesi..
Ama, bir adım daha yakında, Acıbadem’in açılalı henüz bir iki gün olan..
Atakent Hastanesi’nde, ‘ahbap’ ilişkisi ile yoğun yatak ok’leniyor.
Aras’ın babası, hastaneden tanıdığı doktoru araya sokuyor da anca..
Acıbadem’den ambulans çıkarılıyor, hocam alınıp Halkalı’ya getiriliyor.
Zeynep, laf arasında sarf etti, kanım dondu..
Bu durumda hastaların yüzde 98’i kurtulamıyormış..
Yani, hocam yüzde 2 azınlıkta kalanlardan..
Seviniyorum, acınacak ve ağlanacak halimize..
Siz siz olun, İstanbul’da yoğun bakıma yolunuzu düşürmeyin.
Gidecekseniz hastaneye vaktinde gidin, normal gidin..
Azmi hocam Acıbadem yoğuna girdiğinde, MR’ından tetkiklerine..
Tüm bilgi döküman ve yapılan müdehale bilgileri de doktorların elinde..
Yeni tetkiklerle bilgi güncellendiktrn sonra alınıyor operasyon kararı..
Pazar günü masaya yatırılıyor ve beyninde, ama damarlardan sıyrılan kan..
‘Drenaj’ denilen bir sistemle temizleniyor. Tabii kan bu, dur deyince durmuyor..
Ama sıvının olmaması geteken yerde dolaşmaması için de doktorlar nöbette!
Dün gece, ajansta ikinci haberi girdim, yollara düşmeden önce..
“Hocamın kritik saatleri” diye..
Ben ekranı kapattığımda sanırım Aras face’e not düşmüş;
“Saat 21.45. Şu an itibari ile Azmi abi 72 saati de aslanlar gibi atlattı, finishe gidiyor. Yarınki (bugünkü) tomografi perşembeye (yarına) ertelendi çünkü sıvı tahliyesi hala bitmedi ama az kaldı, artik kan gelmiyor, açık renge döndü gelen sıvı. Doktorları daha olumlu konuşuyor. tansiyonu düştü, hala uyutuluyor. Yarın da böyle devam edecek. Perşembe tomografi çekilecek ve durum biraz daha netlik kazanacak, ailesinde moraller iyi..”
Bu mesajı sabah 7’de Ankara’da okudum, rahatladım.
Hocamın bu etaptan da çıkacağına inanıyordum ama..
Endişe, korku, tezat düşünce insanın aklında her daim var..
Neyse ki korkulan değil, arzulanan rotada seyrediyor herşey, şimdilik..
Hocamın anne babası da perişen haldeler bu arada..
Yoğun bakımın kapısında, koltuk üstünde geçiriyorlar saatleri, günleri..
Duaları oğulları için. Ellerinden gelen bu..
Gerisi önce Allah’a sonra doktorlara kalmış..
Süreç biraz uzun kaçabilir, tedavisi özveri gerektirebilir..
Ama Azmi hocam, yeniden yola girdi, tam gaz finişe geliyor gibi..
Bizler de O’nu alkışlamak için bekliyoruz..
Yoğun bakım kapısında veya çok uzaklarda, ama aslında çok yakında..
Ailesi, sevenleri, hayranları ve talebeleri..
Bekliyoruz hocam, finişe gelmeni..
Daha sana teşekkür borcum var, sımsıcak mesajın için.
Sonra, yine Teke’de yapacaklar yarış..
Merak etme bu kez birlikte izleriz, inşallah..
Allah’a emanet olun, hepiniz, hepimiz..
Yaşamak zor zanaat, hasta yatmak daha da zor, iyi bilirim. Allah sizinle olsun.
Azmi Hoca’nın son durumu nedir acaba? (Allah acil şifalar versin)