Alaylı yarışçı mı?.. Okullu rallici mi?..
Dün iki önemli görüşmem oldu… Tesadüfen de değildi.
”Göndermek kolay…” başlıklı yazım üzerine aranmıştım…
Her iki şahıs da mekanik sporlara yıllarını vermiş, saygın kişilerdi.
İlk görüştüğüm kişi bana; ”Ya sen neden bahsediyorsun? Tarih yazmış adamsın, bu ülkeden kaç okullu rallici çıkmış da bize Antalya’yı öneriyorsun?..” diyordu. Üstelik, Federasyon’un bu işlere para harcamasını da yanlış buluyordu. Zaten yarışmak isteyen yarışıyordu ve Rosetti’ye falan da gerek yoktu…
Kafamda epeyice bu durumu değerlendirmek zorunda kaldım.
İlk intibam, adamın doğru dediğiydi…
Üzülmüştüm, ki kendimi toparladım.
Önce müsvettemsi bir liste yaptım kendi kendime. Hangisi alaylı, hangisi okullu diye bir tasnife gittim.
Baktım da durum pek de söylendiği gibi değildi…
Ralli ve rallicilik safi erkek sporu olduğu için bu güne dek kimse ”Ben şurdan mezunum veya şurda kurs gördüm” demedi… Çoğu, yurt dışına çaktırmadan gidip, kurs görüp, kendini doğal yetenek olarak sunmaktan farklı bir haz duydu…
Amma…
Onlar, yâni kurs görenler şampiyon oldu, efsanelerini yazdık… Gerisi yoluna figüran olarak devam etti…
Gerçek budur.
Alaylı ile okullunun da farkı budur.
Gelelim ikinci görüşmeye.
Yıllardır bu spora zaman ve para ayırmış birisi aradı. Son yazımı sevinçle okumuş…
Önce görüşlerimden dolayı beni kutladı ve yaşadığı olumsuzlukları açık gönülle anlatmaya başladı…
Serzenişlerinde hiç de haksız değildi hani… Bunca yatırıma, emeğe rağmen, bu sporu yönetenler bir türlü el uzatmamışlardı…
Direnci kırılmak üzereydi…
Böyle zamanlarda sosyal sorumluluk duygum hep tavan yapmıştır… Yine yaptı.
Çeşitli vesilelerle bu gücü yanlarında hissedeceklerini beyan edip vedalaştık.
Şimdi…
Gelelim sadede…
Önce, ne istediğimize karar vermek zorundayız.
Düzen bu deyip yutkunacağız…
Ya da…
Hamle yapacağız.
Önce eğitim… Önce eğitim… diyenler!..
Bölgesinde ekonomik tek güç olan ülkemize hangis i yaraşıyor sizce?..
Hah…
Öyleyse onu yapacağız.
Aklın yolu bir.
Son Yorumlar