Ayrımcılık
Peşinen diyorum ki..
Bu kez kulağımda müzik yok..
Fakat arkadan, TV’den;
Kuran okuması çalıyor kulağıma..
Vakit, sahur zamanı;
Uyku öncesi ama..
Aklımdaki bir konuyu yazayım istedim.
Çünkü yapılan..
Bence, tam bir ayrımcılık!
Konu, İPSK pist kupaları..
Ve bu kupalarda yarışan..
Sporcuların ‘hakları’..
Yazmadan önce bir daha döndüm baktım..
Görmediğim, atladığım bir şey olabilir mi? diye..
Bulamadım, zaten yapmadıklarını da biliyordum.
Yurt dışında yarışan her sporcu federal ekranda haber..
Eyvallah, olacaklar elbet, ülke temsili söz konusu..
Ulusal her yarış da haberlerinde..
Ona da eyvallah, çünkü kendilerinden onaylı yarışlar..
Haberlerini de yapacaklar, buna da itiraz sıfır..
Hatta, bu sezon mahalliler de ekranlarına taştı.
Geçen yıllarda yakın duran kulüplerin haberi olurdu.
Bu da bir ilk ama ona da tamam..
Ama, bir grup yarışlar var ki;
Federal ekranda asla yer bulamıyorlar!
Sanırsınız ki, bu ülkenin yarışları değil..
Organizatör kulüp, bu ülkenin kulübü değil..
Sporcuları da bu ülkenin sporcuları değil!
Ama işin iç yüzü hiç öyle değil.
Bir konuda hakkını vermek lazım.
Bu konu, sadece federal medyacının tasarrufunda olmasa gerek.
O kadar borusu geçmez, diye düşünürüm.
Bunda, illa ki en üst’ün payı vardır.
Çünkü, O, –pek çok kimse gibi-
İstanbul Park’ın işletmecisini de sevmiyor!.
Geçtik sevmesini, önemsemiyor görünüyor.
Kıymet vermeyerek üste çıktığını düşünüyor.
Oysa, Intercity İstanbul Park’ın bu sene yaptığı üç farklı kupada..
Tam tamına 69 sporcu yarışıyor.
69 Adet, yeni veya tecrübeli sporcu.
Hepsinin de cebinde federal lisans var.
Her biri, o lisansı almak için bedel ödedi..
Peki, diğerlerinden onları ayıran fark ne?
İstanbul Park’ta yarışıyor olmaları mı?
Böyle bir ölçüt var mı, olmalı mı?
Bu sporculara yapılan haksızlık değil mi?
Ya, işin organizatör yanı?
Kimden aldı, lisansını?
Başka ülkenin federasyonundan mı?
Yoksa FIA’dan mı?
Eminim ki, elde olsa onu da vermeyecektiniz..
Fakat, bu taraf ta boş değil, hak hukuktan anlıyor..
Hakkını savunuyor.
Tamam, organizatörü sevmiyorsunuz.
Tamam, bizzat sporcu olan işletmecisini de sevmiyorsunuz.
Herkesle kucaklaşma vaadi ile oturduğunuz koltukta..
İlk üstünü çizdiğiniz kişi, o koltuğa uzanan yolda..
Solunuzda oturan kimdi?
O’nu yanınıza veren kişi ile şimdi didişmek niye?
O’nunla didişmek adına, 69 sporcuya uygulanan gizli ambargo neden?
Federal bütçede önemli bir gelir olan lisans bedelleri içinde..
İPSK’da yarışan sporcuların da ciddi bir payı var.
Onların, federal ekranda en az diğerleri kadar..
Haber olarak görünme hakları yok mu?
Yarın, bu ayrımcılıktan dolayı dikilirlerse karşınıza..
Nasıl savunacaksınız?
Pistin patronunu sevmiyoruz mu diyeceksiniz.
O patron ki, yarış yapma hakkı adına abarttığınız ücretleri nakden ödetti.
Kuruşu kuruşuna ve de tam zamanında.
Çok isterdiniz, O ödemesin, siz de lisans vermeyin..
Ama kastırdığınız rakamları tıkır tıkır ödetti.
İnsan, en azından, ‘müşteriye’ saygı adına hakkını verir.
Ayrıca, orada ter döken 69 sporcunun emeğine saygı gösterir.
Gerçi, sporcuya saygı olsa..
En başta, işletmenin başı olan kişinin sporculuk hakkı elinden alınmazdı.
6 Ay hak mahrumiyeti verince içiniz rahatladı mı?
Bunu kuralen yapabildiniz, ama ya vicdanen?
Kendi pistinde, yarıştırdığı insanlarla rekabet edecekti.
Garaja indi, her yarış öncesi, herkesle tokalaştı..
Başarılar diledi, ama yüreği buruk halde.
Önceki federal zamanlarda bas bas bağırıyorduk;
İstanbul Park’ta niye yarış yapılmıyor?
Niye pist daha fazla spor adına kullandırılmıyor?
Bizler de, bugün oturduğunuz koltuklarda bulunan seleflerinizin..
Yarattığı bilgi kirliliğinden hareketle, karşısında dikilirdik..
Niye yarış yaptırmazsınız bu pistte? diye..
Bütün yazılar, ajansın envanterinde, dergi sayfalarında hala durur..
Laf uçar ama yazı kalır. Merak eden açar yine okur..
Ama işin gerçek renginin hiç te öyle olmadığını anladık.
Bugün, işletmenin başı, değil sadece yarış yapmak..
Yarış sayısını arttırmak istiyor..
Karşısına abartılmış lisans bedeli ile dikiliyorsunuz.
Niye? Onun parası var, biraz da bize (spora) versin diye mi?
Versin, ama verdiğinin karşılığını da alsın ki daha fazlasını versin.
En başta kendisi yarışmak istiyor..
Elinizdeki tek kozu kullanıyorsunuz.
Lisans vermiyorsun.
Haksız bir ceza.. Niye?
Dergiye verdiği röportajda sarf ettiği eleştiriler..
Ama asıl sebep o değil elbet, aslı çok farklı.
Gerçeği pistte bir özel kupa yarışlarına izin verilmemesi.
Yanlış anlamayın, yapılmasına değil..
Sadece, bedelsiz yapılmamasına izin verilmemesi.
O gün, iki tüccar arasına girmek, federal bir vazife miydi?
Onlar aralarında illa ki anlaşırlardı ki..
İşte, şimdi bu yıl anlaştılar!
O özel kupa da, bu sezon İstanbul Park’ta..
Ne oldu? Ne mi kaybedildi?
Geçen sezon İstanbul Park’ta TPŞ yapılmadı, sırf bu inattan.
Ki, işletmeci bila bedel TPŞ yapılmasına izin verdiğini deklare etmişti.
Ama, yanında ücretsiz yaptırmak istediğiniz özel kupaya aynı izni vermedi.
Hemen yandaş medyanızdan topa tutuldu, edilmedik laflar edildi..
O da, bir kez ve ilk kez dergiye konuştu.
Siz de bastınız cezayı.
Çünkü, siz ve yandaş medyanız, istediğini diyebilir, yapabilir..
Yazabilir, sövebilir, ama siz eleştirilemezsiniz!
Oysa, çok kimseye söylediğim ifadedir;
Orası bir devlet makamıdır.
Emanettir..
Hıyanet kabul etmez.
İşinizi düzgün yapmalısınız..
Sporu, herkesle kucaklaştırarak yaptırmalısınız.
Birine ayrı diğerine gayri olmamalısınız.
En önemlisi adaletli olmalısınız.
Bugün, yönetim olarak sporcuya verdiğiniz hak mahrumiyeti..
Yakın geçmişte, o koltuktaki seleflerinize verildi.
Yarınlarda belli olmaz, rüzgâr yine terse döner.
Üstelik bugün hayasızca çiğnediğiniz haklar, karşınıza dikilir.
Ben yazdım diye kasmayın, fakat işinizi düzgün yapın.
Yapmayanı da sorgulayın, sorgulatın.
Hatanın neresinden dönülürse o kadar kârdır..
Unutmayın, bu spor, ne sizin, ne bizim.. herkesin!
25 Mayıs 2018 : 09.00
ayni ulkede ayni sporda ayni anda yasananlara bak ? hayret bi sey yaa